- Ben, toprağın bedeninde ne kadar para var, ne madeni gizli anlarım.
- من ز خاک تن بدانم کاندر آن ** چند نقدست و چه دارد او ز کان
- Bir yerde sayısız altın gizli, öbür tarafın masrafı, gelirinden fazla meselâ, derhal bilirim.
- در یکی کان زر بیاندازه درج ** وان دگر دخلش بود کمتر ز خرج
- Mecnun gibi toprağı koklarım, yanılmaksızın Leylâ’nın bulunduğu toprağı bulurum.
- همچو مجنون بو کنم من خاک را ** خاک لیلی را بیابم بیخطا
- Her gömleği koklar, içinde Yusuf mu var, şeytan mı anlarım. 2830
- بو کنم دانم ز هر پیراهنی ** گر بود یوسف و گر آهرمنی
- Ahmet gibi hani. O da Yemen’den koku alırdı ya. Benim de şu burnum, o nasibe erişmiştir işte.
- همچو احمد که برد بو از یمن ** زان نصیبی یافت این بینی من
- Hangi toprak altına komşu, hangisi sıfırdan ibaret. Beş para etmez? Bu, bana malûm olur.
- که کدامین خاک همسایهی زرست ** یا کدامین خاک صفر و ابترست
- Bir başkası da benim hünerim de dedi, elimdedir. Dağ tepesine kadar kement atarım.
- گفت یک نک خاصیت در پنجهام ** که کمندی افکنم طول علم
- Ahmet gibi... Onun canı da bir kement attı, kemendi ta göğe ulaştı.
- همچو احمد که کمند انداخت جانش ** تا کمندش برد سوی آسمانش
- Tanrı dedi ki: Ey gökyüzündeki Beyt-i Mâmur’a kement atan, atışı benden bil. “Attığın vakit sen atmadın ben attım” 2835
- گفت حقش ای کمندانداز بیت ** آن ز من دان ما رمیت اذ رمیت
- Nihayet dediler ki: Ey yüce ve vefalı dost, sen de söyle. Senin ne hünerin ne marifetin var?
- پس بپرسیدند زان شه کای سند ** مر ترا خاصیت اندر چه بود