- Kokudan anlayan bir yandaki toprağı kokladı, bu dedi, bir dul kadının odasının toprağı.
- خاک بو کرد آن دگر از ربوهای ** گفت این هست از وثاق بیوهای
- Kement atan, kemendini attı, yüksek bir duvara ulaştılar.
- پس کمند انداخت استاد کمند ** تا شدند آن سوی دیوار بلند
- Koku alan bir başka yeri kokladı, dedi ki: O eşsiz padişahın hazinesi burada. 2845
- جای دیگر خاک را چون بوی کرد ** گفت خاک مخزن شاهیست فرد
- Delik delen, duvarı deldi, hazineye girdiler. Her biri bir şeyler aldı.
- نقبزن زد نقب در مخزن رسید ** هر یکی از مخزن اسبابی کشید
- Bir hayli altın sırmalarla bezenmiş kumaş, ağır mücevherler alıp hemen gizlediler.
- بس زر و زربفت و گوهرهای زفت ** قوم بردند و نهان کردند تفت
- Padişah konakladıkları yeri, şekillerini, adlarını, yollarını iyice öğrendi.
- شه معین دید منزلگاهشان ** حلیه و نام و پناه و راهشان
- Onlardan gizlenip geri döndü. Sabahleyin divanda bu macerayı anlattı.
- خویش را دزدید ازیشان بازگشت ** روز در دیوان بگفت آن سرگذشت
- Hemen yiğit çavuşlar yolladılar. Hırsızları tutup bağladılar. 2850
- پس روان گشتند سرهنگان مست ** تا که دزدان را گرفتند و ببست
- Hepsini eli bağlı olarak divana getirdiler. Can korkusu ile tir tir titriyorlardı.
- دستبسته سوی دیوان آمدند ** وز نهیب جان خود لرزان شدند
- Padişahın huzurunda durdular. O ay gibi parlayan padişah, geceleyin kendileri ile arkadaşlık eden adamdı.
- چونک استادند پیش تخت شاه ** یار شبشان بود آن شاه چو ماه