English    Türkçe    فارسی   

6
2847-2856

  • Bir hayli altın sırmalarla bezenmiş kumaş, ağır mücevherler alıp hemen gizlediler.
  • بس زر و زربفت و گوهرهای زفت  ** قوم بردند و نهان کردند تفت 
  • Padişah konakladıkları yeri, şekillerini, adlarını, yollarını iyice öğrendi.
  • شه معین دید منزل‌گاهشان  ** حلیه و نام و پناه و راهشان 
  • Onlardan gizlenip geri döndü. Sabahleyin divanda bu macerayı anlattı.
  • خویش را دزدید ازیشان بازگشت  ** روز در دیوان بگفت آن سرگذشت 
  • Hemen yiğit çavuşlar yolladılar. Hırsızları tutup bağladılar. 2850
  • پس روان گشتند سرهنگان مست  ** تا که دزدان را گرفتند و ببست 
  • Hepsini eli bağlı olarak divana getirdiler. Can korkusu ile tir tir titriyorlardı.
  • دست‌بسته سوی دیوان آمدند  ** وز نهیب جان خود لرزان شدند 
  • Padişahın huzurunda durdular. O ay gibi parlayan padişah, geceleyin kendileri ile arkadaşlık eden adamdı.
  • چونک استادند پیش تخت شاه  ** یار شبشان بود آن شاه چو ماه 
  • Geceleyin kimi görse gündüz şüphesiz bir surette tanıyan,
  • آنک چشمش شب بهرکه انداختی  ** روز دیدی بی شکش بشناختی 
  • Padişahı tahtında görünce bu adam dedi, geceleyin bizimle arkadaşlık eden adamdır.
  • شاه را بر تخت دید و گفت این  ** بود با ما دوش شب‌گرد و قرین 
  • Sakalında o kadar hüner, marifet vardı ya hani; bu tutulmamızda yine ondan oldu. 2855
  • آنک چندین خاصیت در ریش اوست  ** این گرفت ما هم از تفتیش اوست 
  • Gözü, padişahı tanımış olduğundan bu tanışıklıkla ağzını açtı, tesirli bir suretle söze başladı;
  • عارف شه بود چشمش لاجرم  ** بر گشاد از معرفت لب با حشم