- Sen hayırda da danıştığımız zatsın, şerde de. Fakat gönlümüz, senin remizlerinden, buyruklarından bihaberdir.
- ای مشیر ما تو اندر خیر و شر ** از اشارتهات دلمان بیخبر
- Biz seni görmeyiz, fakat sen gece gündüz bizi görürsün. Sebebi görmemiz bizim gözümüzü bağlar.
- ای یرانا لانراه روز و شب ** چشمبند ما شده دید سبب
- Benim gözüm, gözler arasından seçildi de geceleyin güneşi gördü. 2890
- چشم من از چشمها بگزیده شد ** تا که در شب آفتابم دیده شد
- Ey yüce, ey ulu Tanrı, o, senin lûtfundu. Lûtfun yüceliği, tamamlanmasındandır.
- لطف معروف تو بود آن ای بهی ** پس کمال البر فی اتمامه
- Yarabbi, nurumuzu kıyamette de fazlalaştır, tamamla. Bizi kahredici kötülüklerden kurtar.
- یا رب اتمم نورنا فی الساهره ** وانجنا من مفضحات قاهره
- Gece dostuna gündüz ayrılığı verme. Yakınlığı görmüş canı uzaklaştırma.
- یار شب را روز مهجوری مده ** جان قربتدیده را دوری مده
- Senden uzaklaşmak, dertli, veballi bir ölümdür. Hele bu ayrılık, bu uzaklaşma, buluştuktan sonra olursa!
- بعد تو مرگیست با درد و نکال ** خاصه بعدی که بود بعد الوصال
- Seni göreni gözsüz bırakma, ondan gizlenme. Bitmiş, boy atmış yeşilliğine su serp. 2895
- آنک دیدستت مکن نادیدهاش ** آب زن بر سبزهی بالیدهاش
- Ben, yürüyüşte küstahlık etmedim, sen de ceza ve cefada aldırmazlıktan gelme.
- من نکردم لا ابالی در روش ** تو مکن هم لاابالی در خلش
- Yüzünü göreni, lûtfet, cemalinden uzaklaştırma.
- هین مران از روی خود او را بعید ** آنک او یکباره آن روی تو دید