- Ey yüce, ey ulu Tanrı, o, senin lûtfundu. Lûtfun yüceliği, tamamlanmasındandır.
- لطف معروف تو بود آن ای بهی ** پس کمال البر فی اتمامه
- Yarabbi, nurumuzu kıyamette de fazlalaştır, tamamla. Bizi kahredici kötülüklerden kurtar.
- یا رب اتمم نورنا فی الساهره ** وانجنا من مفضحات قاهره
- Gece dostuna gündüz ayrılığı verme. Yakınlığı görmüş canı uzaklaştırma.
- یار شب را روز مهجوری مده ** جان قربتدیده را دوری مده
- Senden uzaklaşmak, dertli, veballi bir ölümdür. Hele bu ayrılık, bu uzaklaşma, buluştuktan sonra olursa!
- بعد تو مرگیست با درد و نکال ** خاصه بعدی که بود بعد الوصال
- Seni göreni gözsüz bırakma, ondan gizlenme. Bitmiş, boy atmış yeşilliğine su serp. 2895
- آنک دیدستت مکن نادیدهاش ** آب زن بر سبزهی بالیدهاش
- Ben, yürüyüşte küstahlık etmedim, sen de ceza ve cefada aldırmazlıktan gelme.
- من نکردم لا ابالی در روش ** تو مکن هم لاابالی در خلش
- Yüzünü göreni, lûtfet, cemalinden uzaklaştırma.
- هین مران از روی خود او را بعید ** آنک او یکباره آن روی تو دید
- Senden başkasının yüzünü görmek, boğaza takılan bir zincirdir. “Tanrı’dan başka her şey bâtıldır, asılsızdır.”
- دید روی جز تو شد غل گلو ** کل شیء ما سوی الله باطل
- Bâtıldırlar ama bana hak görünmedeler. Çünkü bâtıl, bâtılları çeker.
- باطلاند و مینمایندم رشد ** زانک باطل باطلان را میکشد
- Yeryüzünde, gökyüzünde ne varsa hepsi de zerre zerre kehlibar gibi kendi cinsini çekmededir. 2900
- ذره ذره کاندرین ارض و سماست ** جنس خود را هر یکی چون کهرباست