English    Türkçe    فارسی   

6
2958-2967

  • Arpa, buğdayın bulunduğu yere gelmez ama karınca, karıncanın bulunduğu yere gelir ya.
  • Arpanın gitmesi, buğdaya tâbidir. Karıncaya baksana, dönüp kendi cinsine nasıl geliyor.
  • Buğday, neden arpaya doğru gidiyor deme. Gözünü aç da düşmanı gör, alınan, götürülen şeyi değil. 2960
  • Kara bir karınca, siyah kilimin üstünde bir taneyi almış gitmekte meselâ. Tanenin gittiği görülür de karınca görünmez.
  • Akıl der ki gözünü iyi aç da bak. Hiç tane onu bir götüren olmasa gider mi?
  • Köpek bu yüzden Ashabı Kehf’in bulunduğu yere geldi, onlara katıldı. Suretler, tanelerdir ama karınca, kalptir.
  • İsa bu yüzden gökyüzündeki temiz meleklere karıştı. Kafesler ayrıydı ama kuş yavrusu bir cinsten.
  • Bu kafes meydandadır da kuş yavrusu gizli. Fakat kafesi bir götüren olmasa kafes, kendi kendine nasıl gider? 2965
  • Ne mutlu o göze ki akıl, onun başında buyruktur; işin sonunu görür, her şeyi bilir, aydındır, nurludur.
  • Çirkinle güzeli, akılla ayırt edin; şu karadır, bu ak diyen gözle değil.