Tanrı elini bilen büyücüler, bu ele, bu ayağa el, ayak derler mi hiç?
ساحران واقف از دست خدا ** کی نهند این دست و پا را دست و پا
Aslana güvenen tilki, yumruğu ile kaplanların bile kellesini kırar!
روبهی که هست زان شیرانش پشت ** بشکند کلهی پلنگان را به مشت
Tanrı razı olsun, Cafer’in, tek başına bir kaleyi zaptetmeye gelmesi, kaleye sahibolan padişahın onu altetmek için vezirle görüşmesi, vezirin padişaha “Kaleyi teslim et”. Bilgisizlikle hiddete kapılma. Çünkü bu adam, Tanrı’dan kuvvet bulmada. Tanrı onun ruhuna pek büyük bir ordu ihsan etmiş ve saire” demesi
آمدن جعفر رضی الله عنه به گرفتن قلعه به تنهایی و مشورت کردن ملک آن قلعه در دفع او و گفتن آن وزیر ملک را کی زنهار تسلیم کن و از جهل تهور مکن کی این مرد میدست و از حق جمعیت عظیم دارد در جان خویش الی آخره
Cafer, tek başına bir kaleyi zapt etti. Kale, onun sonsuz ve kurumuş dudağına bir yudumcuk suydu.
چونک جعفر رفت سوی قلعهای ** قلعه پیش کام خشکش جرعهای
Bir tek atlı, yürümüş, kaleye kadar gelmiş, savaşa hazırlanmıştı. Kaledekiler ürküp kapıyı kapattılar.3030
یک سواره تاخت تا قلعه بکر ** تا در قلعه ببستند از حذر
Kimsede karşı duracak cüret yoktu. Gemidekilerin ne hadleri vardı ki timsaha karşı koysunlar.
زهره نه کس را که پیش آید به جنگ ** اهل کشتی را چه زهره با نهنگ
Padişah, vezire yüz çevirip “Seninle danışıyorum, böyle bir zamanda ne çare var, ne yapalım?” dedi.
روی آورد آن ملک سوی وزیر ** که چه چارهست اندرین وقت ای مشیر
Vezir dedi ki: Kibri, hileyi bırakıp eline bir kılıç al, boynuna bir kefen at, huzuruna git.
گفت آنک ترک گویی کبر و فن ** پیش او آیی به شمشیر و کفن
Padişah peki ama dedi, bu tek bir kişi değil mi? Vezir, doğru, fakat onun tek oluşunu görüp de bunu ehemmiyetsiz bulma.
گفت آخر نه یکی مردیست فرد ** گفت منگر خوار در فردی مرد
Gözünü aç, kaleye dikkat et. Önünde cıva gibi titreyip durmada.3035
چشم بگشا قلعه را بنگر نکو ** همچو سیمابست لرزان پیش او
O ise eyerin üstüne öyle bir oturmuş ki sanki doğudakiler de onunla berabermiş, batıdakiler de. Hiçbir şeye aldırmıyor.
شسته در زین آنچنان محکمپیست ** گوییا شرقی و غربی با ویست