English    Türkçe    فارسی   

6
3036-3045

  • O ise eyerin üstüne öyle bir oturmuş ki sanki doğudakiler de onunla berabermiş, batıdakiler de. Hiçbir şeye aldırmıyor.
  • Birkaç fedai, ona saldırdı; kendilerini onun önüne attılar.
  • Fakat hepsini de gürzüyle öldürdü. Hepsi de onun atının ayakları altına baş aşağı düştüler.
  • Tanrı kudreti, ona öyle bir ordu vermiş ki tek başına bir ümmete saldırıyor.
  • Gözüm, o eri görünce sayı çokluğu gözümden düştü. 3040
  • Yıldızlar çoksa da güneş birdir ve bütün yıldızlar da onun önünde darmadağın olur, görünmezler.
  • Binlerce fare baş kaldırsa kedi, ne korkar, ne çekinir.
  • Nasıl olur da fareler, toplanıp kedinin karşına çıkarlar? Onlarda böyle bir yürek yoktur ki.
  • Topluluk, suret bakımından olursa beyhudedir. Kendine gel de Tanrı’dan mâna topluluğu iste.
  • Topluluk, bedenlerin çokluğundan meydana gelmez. Cismi de isim gibi yel üstünde durur bir şey bil! 3045