English    Türkçe    فارسی   

6
3088-3097

  • Safura dedi ki: Yüz binlerce gözüm olsaydı da hepsini feda etseydim. Fakat ne fayda, yok ki! Buna acıklanıyorum.
  • Göz pencerem, ayın nuru ile yıkıldı ama ay, define gibi bu yıkık yeri yurt edindi.
  • Define, artık bu yıkık yurdu, ev mi, dam mı, düşünmeye vakit bırakır mı? 3090
  • Yusuf sokaktan geçerken yüzünün nuru her evin kafesinden içeri vururdu.
  • Evdekiler, Yusuf bir yere gidiyor yine derlerdi.
  • Köşede bucakta oturanlarda duvarda bir nur gördüler mi Yusuf’un geçtiğini anlarlardı.
  • O tarafa penceresi bulunan ev, Yusuf’un geçişişinden ululanır, şeref bulurdu.
  • Hadi Yusuf’un geçeceği tarafa bir pencere aç da oraya otur, seyrine bak! 3095
  • Âşık olmak, o yana bir pencere açmaktır. Çünkü gönül, dostun cemali ile aydınlanır.
  • Şu halde daima sevgilinin yüzüne bak. Babacığım, dinle, bu senin elindedir.