- Kuyuda sana görünen, bil ki dışarıdadır. Yoksa o aslan gibi sen de kuyuya düştün gitti. 3145
- از برون دان آنچ در چاهت نمود ** ورنه آن شیری که در چه شد فرود
- Tavşan, onu “kuyuda kükremiş bir aslan var.
- برد خرگوشیش از ره کای فلان ** در تگ چاهست آن شیر ژیان
- Kuyuya gir de ondan öç al. Sen ondan üstünsün kopar kafasını” diye yoldan çevirdi.
- در رو اندر چاه کین از وی بکش ** چون ازو غالبتری سر بر کنش
- O mukallit de tavşana kandı, onun maskarası oldu. Kendi hayalleriyle köpürdü, coştu.
- آن مقلد سخرهی خرگوش شد ** از خیال خویشتن پر جوش شد
- “Bu görünen şey, suyun aksettirmesinden ibaret değil mi? O her şeyi döndüren, çeviren Tanrı’nın bir hayal göstermesinden başka bir şey mi? Diyemedi.
- او نگفت این نقش داد آب نیست ** این به جز تقلیب آن قلاب نیست
- Sen de bir düşmana kinlendin mi, ey altı duyguya zebun olan, altı duygun da yanılır, yanlışlar içerisinde kalırsın. 3150
- تو هم از دشمن چو کینی میکشی ** ای زبون شش غلط در هر ششی
- Halbuki ondaki o düşmanlık, Tanrı’nın aksidir. Oradaki kahır, Tanrı’nın kahır sıfatlarından üremiştir.
- آن عداوت اندرو عکس حقست ** کز صفات قهر آنجا مشتقست
- Ondaki suç, sendeki suçun cinsindendir. Önce o huyu, kendi tabiatından yıkayıp arıtmak gerek.
- وآن گنه در وی ز جنس جرم تست ** باید آن خو را ز طبع خویش شست
- Sendeki çirkin huy, onda göründü. Çünkü o, sana bir aynadır âdeta.
- خلق زشتت اندرو رویت نمود ** که ترا او صفحهی آیینه بود
- Güzelim aynada çirkinliğini görünce aynaya saldırma.
- چونک قبح خویش دیدی ای حسن ** اندر آیینه بر آیینه مزن