English    Türkçe    فارسی   

6
3149-3158

  • “Bu görünen şey, suyun aksettirmesinden ibaret değil mi? O her şeyi döndüren, çeviren Tanrı’nın bir hayal göstermesinden başka bir şey mi? Diyemedi.
  • او نگفت این نقش داد آب نیست  ** این به جز تقلیب آن قلاب نیست 
  • Sen de bir düşmana kinlendin mi, ey altı duyguya zebun olan, altı duygun da yanılır, yanlışlar içerisinde kalırsın. 3150
  • تو هم از دشمن چو کینی می‌کشی  ** ای زبون شش غلط در هر ششی 
  • Halbuki ondaki o düşmanlık, Tanrı’nın aksidir. Oradaki kahır, Tanrı’nın kahır sıfatlarından üremiştir.
  • آن عداوت اندرو عکس حقست  ** کز صفات قهر آنجا مشتقست 
  • Ondaki suç, sendeki suçun cinsindendir. Önce o huyu, kendi tabiatından yıkayıp arıtmak gerek.
  • وآن گنه در وی ز جنس جرم تست  ** باید آن خو را ز طبع خویش شست 
  • Sendeki çirkin huy, onda göründü. Çünkü o, sana bir aynadır âdeta.
  • خلق زشتت اندرو رویت نمود  ** که ترا او صفحه‌ی آیینه بود 
  • Güzelim aynada çirkinliğini görünce aynaya saldırma.
  • چونک قبح خویش دیدی ای حسن  ** اندر آیینه بر آیینه مزن 
  • Mesela yüce yıldız, suya vurur. Sen de yıldızın aksine toprak atarsın. 3155
  • می‌زند بر آب استاره‌ی سنی  ** خاک تو بر عکس اختر می‌زنی 
  • Bir kutsuz yıldız bizim kutluluğumuzu alt etmek için suya geldi mi dersin.
  • کین ستاره‌ی نحس در آب آمدست  ** تا کند او سعد ما را زیردست 
  • O aksi, yıldız sanır, kapansın diye üstüne toprak atar durursun.
  • خاک استیلا بریزی بر سرش  ** چونک پنداری ز شبهه اخترش 
  • Akis gizlenir, gayb âlemine gider. Sanırsın ki yıldız da söndü.
  • عکس پنهان گشت و اندر غیب راند  ** تو گمان بردی که آن اختر نماند