- Sende ekmek ve suya iştah yoksa bu ikisi de olmaksızın sana tertemiz bir rızk verir yine.
- گر نماند اشتهای نان و آب ** بدهدت بی این دو قوت مستطاب
- Semizliğin gittiyse Tanrı, gayb âleminden lûtfeder, sana zayıflıkta bir gizli semizlik, şişmanlık verir.
- فربهی گر رفت حق در لاغری ** فربهی پنهانت بخشد آن سری
- O peri ve cine kokuyu gıda etmiş, meleklere can gıdası vermiştir.
- چون پری را قوت از بو میدهد ** هر ملک را قوت جان او میدهد
- Can nedir ki ona dayanıyorsun? Tanrı kendi aşkı ile seni diriltir. 3170
- جان چه باشد که تو سازی زو سند ** حق به عشق خویش زندهت میکند
- Ondan aşk diriliği iste, can isteme. O rızkı iste, ekmek dileme.
- زو حیات عشق خواه و جان مخواه ** تو ازو آن رزق خواه و نان مخواه
- Halkı su gibi arı duru bil. O suya akseden, ululuk ıssı Tanrı’nın sıfatlarıdır.
- خلق را چون آب دان صاف و زلال ** اندر آن تابان صفات ذوالجلال
- Onların bilgileri, adaletleri, lûtufları akar suya aksetmiş yıldıza benzer.
- علمشان و عدلشان و لطفشان ** چون ستارهی چرخ در آب روان
- Padişahlar, Tanrı saltanatına mazhardır; bilgi sahipleri, Tanrı bilgisinin aynasıdır.
- پادشاهان مظهر شاهی حق ** فاضلان مرآت آگاهی حق
- Zamanlar geçti gitti. Bu yeni bir zaman. Ay, o ay ama su, o su değil. 3175
- قرنها بگذشت و این قرن نویست ** ماه آن ماهست آب آن آب نیست
- Adalet, o adalet. Bilgi de, o bilgi. Fakat o zamanlarda gelip geçen ümmetler, geldiler geçtiler.
- عدل آن عدلست و فضل آن فضل هم ** لیک مستبدل شد آن قرن و امم