- Adalet, o adalet. Bilgi de, o bilgi. Fakat o zamanlarda gelip geçen ümmetler, geldiler geçtiler.
- عدل آن عدلست و فضل آن فضل هم ** لیک مستبدل شد آن قرن و امم
- Ey akıllı er, zamanlar, zamanların üstüne geldi; hepsi be birer birer bir teviye gelip geçti. Fakat şu mânalar, daimi ve hep o.
- قرنها بر قرنها رفت ای همام ** وین معانی بر قرار و بر دوام
- O arktaki su kaç kere değişti. Fakat ayın aksiyle yıldızların aksi hep var.
- آن مبدل شد درین جو چند بار ** عکس ماه و عکس اختر بر قرار
- Çünkü yapısı, su üstüne kurulmamış, gökyüzü sahasında onlar.
- پس بنااش نیست بر آب روان ** بلک بر اقطار عرض آسمان
- Bu sıfatlar, bil ki mâna yıldızları gibi mâna göklerindedir. 3180
- این صفتها چون نجوم معنویست ** دانک بر چرخ معانی مستویست
- Güzeller, onun güzelliğinin aynası. Onlardaki aşk, onun istemesinin aksi.
- خوبرویان آینهی خوبی او ** عشق ایشان عکس مطلوبی او
- Bu göz kaş, bu boy pos, daima aslına gider durur. Suya akseden hayal, kalır mı hiç?
- هم به اصل خود رود این خد و خال ** دایما در آب کی ماند خیال
- Bütün tasvirler, ırmak suyundaki akislerdir. Gökyüzünü ovdun mu görürsün ki hepsi de o.
- جمله تصویرات عکس آب جوست ** چون بمالی چشم خود خود جمله اوست
- Derken o garibin aklı dedi ki: Şu şaşılığı bırak. Sirke pekmezdir, pekmez de sirke.
- باز عقلش گفت بگذار این حول ** خل دوشابست و دوشابست خل
- O muhtesibi, noksanın yüzünden ayrı bildin. Gayretli padişahlardan utan a şaşı! 3185
- خواجه را چون غیر گفتی از قصور ** شرمدار ای احول از شاه غیور