- Bütün tasvirler, ırmak suyundaki akislerdir. Gökyüzünü ovdun mu görürsün ki hepsi de o.
- جمله تصویرات عکس آب جوست ** چون بمالی چشم خود خود جمله اوست
- Derken o garibin aklı dedi ki: Şu şaşılığı bırak. Sirke pekmezdir, pekmez de sirke.
- باز عقلش گفت بگذار این حول ** خل دوشابست و دوشابست خل
- O muhtesibi, noksanın yüzünden ayrı bildin. Gayretli padişahlardan utan a şaşı! 3185
- خواجه را چون غیر گفتی از قصور ** شرمدار ای احول از شاه غیور
- Havanın üstündeki esîrden bile ileri gitmiş olan zatı şu karanlıklarda oturan farelerden sayma.
- خواجه را که در گذشتست از اثیر ** جنس این موشان تاریکی مگیر
- Onu can olarak gör, ağır cisim olarak görme. Onu beyin gör, kemik olarak görme.
- خواجهی جان بین مبین جسم گران ** مغز بین او را مبینش استخوان
- Ona melun iblisin gözü ile bakma, onu toprağa mensup sayma.
- خواجه را از چشم ابلیس لعین ** منگر و نسبت مکن او را به طین
- Güneşle yoldaş olana yarasa deme. Kendisine secde edileni secde eder bilme.
- همره خورشید را شبپر مخوان ** آنک او مسجود شد ساجد مدان
- Bu da akislere benzer ama akis değildir. Akis suretinde Tanrı’nın görünüşüdür bu. 3190
- عکسها را ماند این و عکس نیست ** در مثال عکس حق بنمودنیست
- O, bir güneş görmüştür, cansız ve donmuş bir halde kalmamıştır. Şırlağan yağı, gül yağı olmuştur; şırlağan yağı kalmamıştır.
- آفتابی دید او جامد نماند ** روغن گل روغن کنجد نماند
- Tanrı Abdâl’i de, fâni varlıklarını değiştirdiler mi artık halktan değildirler, çevir bu yaprağı.
- چون مبدل گشتهاند ابدال حق ** نیستند از خلق بر گردان ورق