English    Türkçe    فارسی   

6
3239-3248

  • Şu halde hakikatte bu su değildir bağdır. Artık sende Belkıs gibi happeleri görüp soyunmaya kalkışma.
  • Eşeklerin sırtında çeşit çeşit yükler var kendine gel, bu eşekleri bir sopayla sürme. 3240
  • Eşeğin birindeki yük Lâal ve mücevherdir öbüründeki yük taş ve mermer.
  • Her ırmağı da bir sanma. Bu ırmakta ay gör, ayın aksi deme.
  • Bu, hayvanların içtiği su değil Hızır’ın içtiği Abıhayat. Onda ne görünürse doğrudur.
  • Bu ırmağın dibinde görünen ay, ben ayım, ayın aksi değilim, seninle konuşan seninle yol arkadaşlığı eden benim der.
  • Bu suyun üstünde ne varsa diler onlara el at, diler, suyun içine vuran akislerine. 3245
  • Bu suyu, başka sulara kıyas etme. Bu ay yüzlünün ışığına ay de.
  • Bu sözün sonu gelmez o garip muhtesibin derdi ile dertlendi, bir hayli ağladı.
  • Tebriz Kethüdasının, o adamın borcunu bütün Tebrizlilere taksimi, pek az bir para toplanışı. O garibin, muhtesibin mezarına gidip mezar başında halini anlatması ve teveccüh yoluyla ona ahvalini bildirmesi
  • O adamın borç alışı halka yayıldı. Kethüda onun derdi ile dertlendi.