- Paramız, soyumuz, varımız, yoğumuz… Adımız, sanımız, bahtımız, devletimiz sendin.
- نقد ما و جنس ما و رخت ما ** نام ما و فخر ما و بخت ما
- Sen ölmedin, bizim nazımız, bizim devletimiz, bizim gemimiz, bizim verilegelen rızkımız öldü.
- تو نمردی ناز و بخت ما بمرد ** عیش ما و رزق مستوفی بمرد
- Sen mecliste de ihsan ve keremde de bir kişiydin ama bine bedeldin. İhsan esnasında yüzlerce Hatem’din âdeta. 3275
- واحد کالالف در رزم و کرم ** صد چو حاتم گاه ایثار نعم
- Hatem, cansız şeyi ölü gönüllü adama verir, sayılı birkaç ceviz ihsan ederdi.
- حاتم ار مرده به مرده میدهد ** گردگانهای شمرده میدهد
- Sense her solukta öyle bir hayat bağışlamadasın ki onun güzelliğini anlatmaya ömür yetmez.
- تو حیاتی میدهی در هر نفس ** کز نفیسی مینگنجد در نفس
- Sen, ebedî bir haya,t tükenmez ve sayılmaz altınlar bağışlarsın.
- تو حیاتی میدهی بس پایدار ** نقد زر بیکساد و بیشمار
- Ey gökyüzünün, civarına secde ettiği zat ! Bir huyuna bile mirasçı yok senin.
- وارثی نا بوده یک خوی ترا ** ای فلک سجده کنان کوی ترا
- Lûtfun halka çobanlık etmede gam kurtundan korumada… Tanrı Kelim’i gibi, merhametli bir çoban hem de. 3280
- خلق را از گرگ غم لطفت شبان ** چون کلیم الله شبان مهربان
- Tanrı Kelim’i çobanlık ederken sürüden bir koyun kaçmıştı. Musa peşine düştü koşmaya başladı çarıklarını çıkardı ayaklarının altı şişti kabardı.
- گوسفندی از کلیم الله گریخت ** پای موسی آبله شد نعل ریخت
- Akşama kadar onu aradı. Koyun da gözünden kayboldu.
- در پی او تا به شب در جست و جو ** وان رمه غایب شده از چشم او