- Hatem, cansız şeyi ölü gönüllü adama verir, sayılı birkaç ceviz ihsan ederdi.
- حاتم ار مرده به مرده میدهد ** گردگانهای شمرده میدهد
- Sense her solukta öyle bir hayat bağışlamadasın ki onun güzelliğini anlatmaya ömür yetmez.
- تو حیاتی میدهی در هر نفس ** کز نفیسی مینگنجد در نفس
- Sen, ebedî bir haya,t tükenmez ve sayılmaz altınlar bağışlarsın.
- تو حیاتی میدهی بس پایدار ** نقد زر بیکساد و بیشمار
- Ey gökyüzünün, civarına secde ettiği zat ! Bir huyuna bile mirasçı yok senin.
- وارثی نا بوده یک خوی ترا ** ای فلک سجده کنان کوی ترا
- Lûtfun halka çobanlık etmede gam kurtundan korumada… Tanrı Kelim’i gibi, merhametli bir çoban hem de. 3280
- خلق را از گرگ غم لطفت شبان ** چون کلیم الله شبان مهربان
- Tanrı Kelim’i çobanlık ederken sürüden bir koyun kaçmıştı. Musa peşine düştü koşmaya başladı çarıklarını çıkardı ayaklarının altı şişti kabardı.
- گوسفندی از کلیم الله گریخت ** پای موسی آبله شد نعل ریخت
- Akşama kadar onu aradı. Koyun da gözünden kayboldu.
- در پی او تا به شب در جست و جو ** وان رمه غایب شده از چشم او
- Fakat nihayet koyun yorulup kaldı, Tanrı Kelim’i de onu yakaladı.
- گوسفند از ماندگی شد سست و ماند ** پس کلیم الله گرد از وی فشاند
- Merhametle arkasını, başını okşamaya anası gibi onu sevmeye koyuldu.
- کف همیمالید بر پشت و سرش ** مینواخت از مهر همچون مادرش
- Bir parçacık bile öfkelenmedi, kızmadı. Yalnız sevdi, acıdı, gözünden yaşlar döküldü. 3285
- نیم ذره طیرگی و خشم نی ** غیر مهر و رحم و آب چشم نی