- Mustafa buyurmuştur ki: Her peygamber, gençliğinde yahut çocukluğunda mutlaka çobanlık etmiştir.
- مصطفی فرمود خود که هر نبی ** کرد چوپانیش برنا یا صبی
- Çobanlık etmeden o sınavı geçirmeden Tanrı, ona âlem başbuğluğunu vermez.
- بیشبانی کردن و آن امتحان ** حق ندادش پیشوایی جهان
- Birisi sen de ettin mi? Diye sordu. Dedi ki: Ben de bir müddet çobanlık ettim. 3290
- گفت سایل هم تو نیز ای پهلوان ** گفت من هم بودهام دهری شبان
- Vekarları, sabırları meydana çıksın diye Tanrı onları peygamber yapmadan çoban yapmıştır.
- تا شود پیدا وقار و صبرشان ** کردشان پیش از نبوت حق شبان
- Her buyruk sahibinin de insanlara çobanlık ederken Tanrı buyruğunu gözetmesi gerektir.
- هر امیری کو شبانی بشر ** آنچنان آرد که باشد متمر
- Kendisi sürüsünü güderken Musa gibi halîm olması, akıl ve tedbirle bu işi görmesi lâzımdır.
- حلم موسیوار اندر رعی خود ** او به جا آرد به تدبیر و خرد
- Böyle, harekette bulunursa Tanrı ona ayın üstünde, yücelikler âleminde bir ruhani çobanlık verir.
- لاجرم حقش دهد چوپانیی ** بر فراز چرخ مه روحانیی
- Nitekim peygamberleri de bu çobanlıktan kurtarmış, onlara temiz kulların çobanlığını vermiştir. 3295
- آنچنان که انبیا را زین رعا ** بر کشید و داد رعی اصفیا
- Sen, bu çobanlıkta öyle doğru hareket ettin ki sana bir ayıp bulan kör olur.
- خواجه باری تو درین چوپانیت ** کردی آنچ کور گردد شانیت
- Biliyorum Tanrı mükâfat olarak sana o âlemde de ebedî bir başbuğluk verir.
- دانم آنجا در مکافات ایزدت ** سروری جاودانه بخشدت