- Her buyruk sahibinin de insanlara çobanlık ederken Tanrı buyruğunu gözetmesi gerektir.
- هر امیری کو شبانی بشر ** آنچنان آرد که باشد متمر
- Kendisi sürüsünü güderken Musa gibi halîm olması, akıl ve tedbirle bu işi görmesi lâzımdır.
- حلم موسیوار اندر رعی خود ** او به جا آرد به تدبیر و خرد
- Böyle, harekette bulunursa Tanrı ona ayın üstünde, yücelikler âleminde bir ruhani çobanlık verir.
- لاجرم حقش دهد چوپانیی ** بر فراز چرخ مه روحانیی
- Nitekim peygamberleri de bu çobanlıktan kurtarmış, onlara temiz kulların çobanlığını vermiştir. 3295
- آنچنان که انبیا را زین رعا ** بر کشید و داد رعی اصفیا
- Sen, bu çobanlıkta öyle doğru hareket ettin ki sana bir ayıp bulan kör olur.
- خواجه باری تو درین چوپانیت ** کردی آنچ کور گردد شانیت
- Biliyorum Tanrı mükâfat olarak sana o âlemde de ebedî bir başbuğluk verir.
- دانم آنجا در مکافات ایزدت ** سروری جاودانه بخشدت
- Ben de deniz gibi cömert eline senin lûtfuna ihsanına güvenerek
- بر امید کف چون دریای تو ** بر وظیفه دادن و ایفای تو
- Hiç yoktan tam dokuz bin altın borç ettim. Neredesin sen ki lûtfunla bu tortu saf bir hale gelsin.
- وام کردم نه هزار از زر گزاف ** تو کجایی تا شود این درد صاف
- Neredesin ki yeşillik gibi gülesin de onu da al. Onun on mislini de al diyesin. 3300
- تو کجایی تا که خندان چون چمن ** گویی بستان آن و ده چندان ز من
- Neredesin ki beni güldüresin, efendiler gibi lütufta bulunasın, ihsan edesin.
- تو کجایی تا مرا خندان کنی ** لطف و احسان چون خداوندان کنی