- Halbuki o su ibriği değildir, bir hayalden ibarettir. O vasıtalık eden ibrik, ancak bir hile peşindedir. Bir kötülük yapmak ister.
- وان خیالی باشد و ابریق نی ** قصد آن دلال جز تخریق نی
- Şimdi sağlam ve semizken bile doğru şeyi bir hayal için verip duruyorsun. 3465
- این زمان که تو صحیح و فربهی ** صدق را بهر خیالی میدهی
- Çocuk gibi her an madendeki inciyi satıp yerine ceviz almaktasın.
- میفروشی هر زمانی در کان ** همچو طفلی میستانی گردگان
- Ecel gününün o hastalığında böyle bir şeyi yaparsan şaşılmaz artık.
- پس در آن رنجوری روز اجل ** نیست نادر گر بود اینت عمل
- Hayalinde bir surettir coşmuştur. Fakat sınama zamanında ceviz gibi çürümüş bir şey.
- در خیالت صورتی جوشیدهای ** همچو جوزی وقت دق پوسیدهای
- O hayal ilk zuhur ettiği zaman dolunay gibidir. Ama sonunda yeni aya döner.
- هست از آغاز چون بدر آن خیال ** لیک آخر میشود همچون هلال
- Önce bakınca onu sonra ne hale gelecekse öyle görürsen, aldanmaz, ondan kurtulursun. 3470
- گر تو اول بنگری چون آخرش ** فارغ آیی از فریب فاترش
- Ey emin kişi! Dünya çürük bir cevizdir. Onu pek sınama, uzaktan bak.
- جوز پوسیدهست دنیا ای امین ** امتحانش کم کن از دورش ببین
- Padişah, o atı hal gözüyle gördü, İmadülmülk meal gözüyle.
- شاه دید آن اسپ را با چشم حال ** وآن عمادالملک با چشم مل
- Padişahın gözü titredi, ancak iki arşınlık yolu gördü. O sonu gören erse elli arşınlık yolu gördü.
- چشم شه دو گز همی دید از لغز ** چشم آن پایاننگر پنجاه گز