- Ecel gününün o hastalığında böyle bir şeyi yaparsan şaşılmaz artık.
- پس در آن رنجوری روز اجل ** نیست نادر گر بود اینت عمل
- Hayalinde bir surettir coşmuştur. Fakat sınama zamanında ceviz gibi çürümüş bir şey.
- در خیالت صورتی جوشیدهای ** همچو جوزی وقت دق پوسیدهای
- O hayal ilk zuhur ettiği zaman dolunay gibidir. Ama sonunda yeni aya döner.
- هست از آغاز چون بدر آن خیال ** لیک آخر میشود همچون هلال
- Önce bakınca onu sonra ne hale gelecekse öyle görürsen, aldanmaz, ondan kurtulursun. 3470
- گر تو اول بنگری چون آخرش ** فارغ آیی از فریب فاترش
- Ey emin kişi! Dünya çürük bir cevizdir. Onu pek sınama, uzaktan bak.
- جوز پوسیدهست دنیا ای امین ** امتحانش کم کن از دورش ببین
- Padişah, o atı hal gözüyle gördü, İmadülmülk meal gözüyle.
- شاه دید آن اسپ را با چشم حال ** وآن عمادالملک با چشم مل
- Padişahın gözü titredi, ancak iki arşınlık yolu gördü. O sonu gören erse elli arşınlık yolu gördü.
- چشم شه دو گز همی دید از لغز ** چشم آن پایاننگر پنجاه گز
- Tanrının insanın gözüne çektiği o sürme, ne sürmedir ki can, yüzlerce perdenin ardındaki yolu görür.
- آن چه سرمهست آنک یزدان میکشد ** کز پس صد پرده بیند جان رشد
- Kainatın ulusunun gözü, sonu görmeyle eş olmuştu. O yüzden cihanı leş gördü. 3475
- چشم مهتر چون به آخر بود جفت ** پس بدان دیده جهان را جیفه گفت
- Padişah, bir kerecik bu zemmi duymakla iktifa etti; gönlü attan soğudu gitti.
- زین یکی ذمش که بشنود او وحسپ ** پس فسرد اندر دل شه مهر اسپ