English    Türkçe    فارسی   

6
3474-3483

  • Tanrının insanın gözüne çektiği o sürme, ne sürmedir ki can, yüzlerce perdenin ardındaki yolu görür.
  • Kainatın ulusunun gözü, sonu görmeyle eş olmuştu. O yüzden cihanı leş gördü. 3475
  • Padişah, bir kerecik bu zemmi duymakla iktifa etti; gönlü attan soğudu gitti.
  • Kendi gözünü bıraktı, onun gözünü kabul etti.
  • Kendi aklını bıraktı, onun sözünü duydu.
  • Bu bir bahaneydi. O tek Tanrı, at sahibinin yalvarması yüzünden Padişahı attan soğuttu. Atın güzelliğini örttü ona göstermedi. O söz de arada kapı gıcırtısı gibiydi.
  • O sözü padişahın gözüne bir perde yaptı. Ay, o perdenin ardından kara göründü. 3480
  • Ne temiz mimar ki gayp aleminde sözle, afsunla kaleler yapar.
  • Sözü, sır köşkünün kapısının sesi bil. Bu ses kapının açılmasından mı geliyor kapının kapanmasından mı? Buna dikkat et.
  • Kapı sesi duyulur kapı görünmez. Bu sesi görürsünüz kapıyı görmezsiniz.