- Şahnenin gözü, heva ve hevesten bir ateş yalımıdır. Çarmıha gerilmek ve darağacının korkunçluğu heva ve heves yüzündendir.
- خشم شحنه شعلهی نار از هواست ** چارمیخ و هیبت دار از هواست
- Yer yüzünde beden şahnelerini gördün ya, can aleminin hükümlerini yürüten şahneleri de gör.
- شحنهی اجسام دیدی بر زمین ** شحنهی احکام جان را هم ببین
- Ruha gayp aleminde işkenceler vardır. Fakat sen sıçrayıp kurtulmadıkça bu işkenceler gizlidir.
- روح را در غیب خود اشکنجههاست ** لیک تا نجهی شکنجه در خفاست
- Kurtuldun mu işkenceyi azabı görürsün çünkü zıt zıddıyla görünür.
- چون رهیدی بینی اشکنجه و دمار ** زانک ضد از ضد گردد آشکار
- Kuyuda ve kara su içinde doğan, ovanın letafetiyle kuyunun zahmetini ne anlasın? 3500
- آنک در چه زاد و در آب سیاه ** او چه داند لطف دشت و رنج چاه
- Tanrı korkusuyla heva ve hevesten geçtin mi Tanrı tesniminden bir sağrak elde edersin.
- چون رها کردی هوا از بیم حق ** در رسد سغراق از تسنیم حق
- Heva ve hevesine uyup dolaşma. Bırak o yolu. Tanrı kapısına, selsebil ırmağına doğru gel.
- لا تطرق فی هواک سل سبیل ** من جناب الله نحو السلسبیل
- Heva ve hevese uyup ot gibi yelin geldiği tarafa eğilme. Şüphe yok arş gölgesi, çerden çöpten yapılma kulübelerden yeğdir.
- لا تکن طوع الهوی مثل الحشیش ** ان ظل العرش اولی من عریش
- Padişah, atı görürsün, sahibine verin. Tez beni bu günahtan kurtarın dedi.
- گفت سلطان اسپ را وا پس برید ** زودتر زین مظلمه بازم خرید
- Fakat kendi kendine şu kadarcık bile söyleyemedi: Aslanı bu öküz başıyla aldatma. 3505
- با دل خود شه نفرمود این قدر ** شیر را مفریب زین راس البقر