English    Türkçe    فارسی   

6
3508-3517

  • Mimar, bedenleri uygun yaratmıştır. Köşkleri, bir yerden bir yere götürülür bir tarz da kurmuştur.
  • زاو ابدان را مناسب ساخته  ** قصرهای منتقل پرداخته 
  • Köşklerin arasına balkonlar çıkarmış, bir taraftan öbür tarafa sarnıçlar açmıştır.
  • در میان قصرها تخریج‌ها  ** از سوی این سوی آن صهریج‌ها 
  • İçlerinde sonsuz bir âlem vardır.Bir kara çadıra bunca boşluğu sığdırmıştır. 3510
  • وز درونشان عالمی بی‌منتها  ** در میان خرگهی چندین فضا 
  • گه چو کابوسی نماید ماه را  ** گه نماید روضه قعر چاه را 
  • Gönül gözü, ululuk ıssı Tanrı’dan daima halden hale dönmekte, daima sihri helâle uğramakta bulunduğundan
  • قبض و بسط چشم دل از ذوالجلال  ** دم به دم چون می‌کند سحر حلال 
  • Mustafa, Tanrı’dan çirkini çirkin, hakkı hak olarak göstermesini diledi.
  • زین سبب درخواست از حق مصطفی  ** زشت را هم زشت و حق را حق‌نما 
  • İşin sonunda yaprağı döndürdüğün zaman pişmanlıktan ıstıraba düşmeyeyim dedi.
  • تا به آخر چون بگردانی ورق  ** از پشیمانی نه افتم در قلق 
  • O eşsiz İmadülmülk ’ü de yaptığı o hileye sevk eden, yine saltanat sahibi Tanrı’ydı. 3515
  • مکر که کرد آن عماد الملک فرد  ** مالک الملکش بدان ارشاد کرد 
  • Tanrı hilesi, bu hilelerin kaynağıdır. “ Kâlb, ulu Tanrı’nın iki parmağı arasındadır.”
  • مکر حق سرچشمه‌ی این مکرهاست  ** قلب بین اصبعین کبریاست 
  • Gönlüne hile ve kıyası veren Tanrı, hırkanı ateşe vermeyi de bilir.
  • آنک سازد در دلت مکر و قیاس  ** آتشی داند زدن اندر پلاس 
  • Kethüda ile borçlu garip hikâyesi. Onların, muhtesibin mezarından dönmeleri ve Kethüdanın, o zatı rüyasında görmesi
  • رجوع کردن به قصه‌ی آن پای‌مرد و آن غریب وام‌دار و بازگشتن ایشان از سر گور خواجه و خواب دیدن پای‌مرد خواجه را الی آخره