- Mimar, bedenleri uygun yaratmıştır. Köşkleri, bir yerden bir yere götürülür bir tarz da kurmuştur.
- زاو ابدان را مناسب ساخته ** قصرهای منتقل پرداخته
- Köşklerin arasına balkonlar çıkarmış, bir taraftan öbür tarafa sarnıçlar açmıştır.
- در میان قصرها تخریجها ** از سوی این سوی آن صهریجها
- İçlerinde sonsuz bir âlem vardır.Bir kara çadıra bunca boşluğu sığdırmıştır. 3510
- وز درونشان عالمی بیمنتها ** در میان خرگهی چندین فضا
- گه چو کابوسی نماید ماه را ** گه نماید روضه قعر چاه را
- Gönül gözü, ululuk ıssı Tanrı’dan daima halden hale dönmekte, daima sihri helâle uğramakta bulunduğundan
- قبض و بسط چشم دل از ذوالجلال ** دم به دم چون میکند سحر حلال
- Mustafa, Tanrı’dan çirkini çirkin, hakkı hak olarak göstermesini diledi.
- زین سبب درخواست از حق مصطفی ** زشت را هم زشت و حق را حقنما
- İşin sonunda yaprağı döndürdüğün zaman pişmanlıktan ıstıraba düşmeyeyim dedi.
- تا به آخر چون بگردانی ورق ** از پشیمانی نه افتم در قلق
- O eşsiz İmadülmülk ’ü de yaptığı o hileye sevk eden, yine saltanat sahibi Tanrı’ydı. 3515
- مکر که کرد آن عماد الملک فرد ** مالک الملکش بدان ارشاد کرد
- Tanrı hilesi, bu hilelerin kaynağıdır. “ Kâlb, ulu Tanrı’nın iki parmağı arasındadır.”
- مکر حق سرچشمهی این مکرهاست ** قلب بین اصبعین کبریاست
- Gönlüne hile ve kıyası veren Tanrı, hırkanı ateşe vermeyi de bilir.
- آنک سازد در دلت مکر و قیاس ** آتشی داند زدن اندر پلاس
- Kethüda ile borçlu garip hikâyesi. Onların, muhtesibin mezarından dönmeleri ve Kethüdanın, o zatı rüyasında görmesi
- رجوع کردن به قصهی آن پایمرد و آن غریب وامدار و بازگشتن ایشان از سر گور خواجه و خواب دیدن پایمرد خواجه را الی آخره