- Yemek çıkardı,hikâyeler söyledi. Adamcağızın gönlünde yüzlerce ümit gülü açıldı. 3520
- لوتش آورد و حکایتهاش گفت ** کز امید اندر دلش صد گل شکفت
- Kolaylığın, güçlükten sonra geldiğini görmüştü. Garibe buna ait hikâyeler anlattı.
- آنچ بعد العسر یسر او دیده بود ** با غریب از قصهی آن لب گشود
- Vakit gece yarısını bile geçti. Hikaâye söylerler, konuşup dururlarken uyku, onları aldı, ta can otlağına kadar götürdü.
- نیمشب بگذشت و افسانه کنان ** خوابشان انداخت تا مرعای جان
- Kethüda rüyasında o kutlu muhtesibi gördü. Odanın baş köşesine geçmiş oturuyordu.
- دید پامرد آن همایون خواجه را ** اندر آن شب خواب بر صدر سرا
- Ona dedi ki: “ Ey iyi ve şirin Kethüda, neler söylediysen hepsini bir, bir işittim, duydum.
- خواجه گفت ای پایمرد با نمک ** آنچ گفتی من شنیدم یک به یک
- Fakat cevap vermeme izin yoktu. İzinsiz ağız açamam ki. 3525
- لیک پاسخ دادنم فرمان نبود ** بیاشارت لب نیارستم گشود
- Biz, işlerin gidişatını öğrenmiş olduğumuzdan ağızlarımızı mühürlediler.
- ما چو واقف گشتهایم از چون و چند ** مهر با لبهای ما بنهادهاند
- Gayp sırları faş olmasın. Şu hayat, şu geçim yıkılmasın diye bizi söyletmiyorlar.
- تا نگردد رازهای غیب فاش ** تا نگردد منهدم عیش و معاش
- Gaflet perdesi tamamıyla yırtılmasın, mihnet tenceresi yarı ham kalmasın diye susturdular bizi.
- تا ندرد پردهی غفلت تمام ** تا نماند دیگ محنت نیمخام
- Kulağımız kalmadı ama baştan ayağa kulağız. Ağzımız söylemiyor, dudağımız yok ama baştanbaşa sözüz.
- ما همه گوشیم کر شد نقش گوش ** ما همه نطقیم لیکن لب خموش