- Onu kendi elimle vermeyi isterdim. Filân deftere de bunu yazmışımdır.
- خواستم تا آن به دست خود دهم ** در فلان دفتر نوشتست این قسم
- Fakat ecel mühlet vermedi ki ona Aden incilerini gizlice vereyim.
- خود اجل مهلت ندادم تا که من ** خفیه بسپارم بدو در عدن
- O lâal ve yakutları, bir şeye sardım. Onlar, o garibin borcu için sakladığım şeylerdir, üstünde de onun adı yazılıdır. 3540
- لعل و یاقوتست بهر وام او ** در خنوری و نبشته نام او
- Filân kemerin altına gömdüm. O dostun gamını, önceden yedim ben.
- در فلان طاقیش مدفون کردهام ** من غم آن یار پیشین خوردهام
- Onların değerini Padişahlardan başka kimsecikler bilmez.Satarken dikkat et, aldatmasınlar seni.
- قیمت آن را نداند جز ملوک ** فاجتهد بالبیع ان لا یخدعوک
- Aldanmadan korkuyorsan bir şeyi alırken Peygamberin öğrettiği gibi üç günlüğüne muhayyer olarak al.
- در بیوع آن کن تو از خوف غرار ** که رسول آموخت سه روز اختیار
- Onların kesada düşeceğinden, değerlerinin düşkün olacağından korkma. Onun revacı hiç geçmez.
- از کساد آن مترس و در میفت ** که رواج آن نخواهد هیچ خفت
- Mirasçılarıma da selâm söyle benden. Bu vasiyeti de kıldan kıla onlara anlat. 3545
- وارثانم را سلام من بگو ** وین وصیت را بگو هم مو به مو
- O altınların çokluğuna kapılmasınlar.Hepsini o konuğun önüne yığsınlar.
- تا ز بسیاری آن زر نشکهند ** بیگرانی پیش آن مهمان نهند
- Bu kadarını istemem derse al, dilediğine ver desinler.
- ور بگوید او نخواهم این فره ** گو بگیر و هر که را خواهی بده