English    Türkçe    فارسی   

6
3551-3560

  • Kim oraya uğrarsa o altınları alsın, götürsün. İhlâs sahibi kimseler hediye ettikleri şeyi geri almazlar.
  • هر که آنجا بگذرد زر می‌برد  ** نیست هدیه‌ی مخلصان را مسترد 
  • Ben o parayı o mücevherleri iki yıl önce onun için koydum, ululuk ıssı Tanrı’ya böyle nezirde bulundum.
  • بهر او بنهاده‌ام آن از دو سال  ** کرده‌ام من نذرها با ذوالجلال 
  • Mirasçılarım ondan bir şey almak isterler. Bunu caiz görürlerse aldıklarının yirmi misli ziyana girerler.
  • ور روا دارند چیزی زان ستد  ** بیست چندان خو زیانشان اوفتد 
  • Gönlümü incitmeden çekinmezlerse onlara yüzlerce mihnet kapısı açıktır.
  • گر روانم را پژولانند زود  ** صد در محنت بریشان بر گشود 
  • Tanrı’dan tatlı dillerle dilerim ve umarım ki hakkı, müstahak olana ulaştırır. 3555
  • از خدا اومید دارم من لبق  ** که رساند حق را در مستحق 
  • Bu sözlerden sonra Kethüdaya iki şey daha anlattı ki onları anlatmak için ağzımı açmayacağım.
  • دو قضیه‌ی دیگر او را شرح داد  ** لب به ذکر آن نخواهم بر گشاد 
  • Hem o iki şey sır olarak kalsın, hem de Mesnevi o kadar uzamasın artık.
  • تا بماند دو قضیه سر و راز  ** هم نگردد مثنوی چندین دراز 
  • Kethüda sıçrayıp ellerini çırparak uyandı. Gâh gazel okumaktaydı, gâh bağırıp ağlamakta.
  • برجهید از خواب انگشتک‌زنان  ** گه غزل‌گویان و گه نوحه‌کنان 
  • Konuk, ne sevdalardasın dedi. Ey kethuda, sarhoş ve güzel bir halde kalktın.
  • گفت مهمان در چه سوداهاستی  ** پای‌مردا مست و خوش بر خاستی 
  • Gece rüyada ne gördün ey ulu er? Ne gördün de böyle şehre de sığamıyorsun, ovaya da. 3560
  • تا چه دیدی خواب دوش ای بوالعلا  ** که نمی‌گنجی تو در شهر و فلا