- Mirasçılarım ondan bir şey almak isterler. Bunu caiz görürlerse aldıklarının yirmi misli ziyana girerler.
- ور روا دارند چیزی زان ستد ** بیست چندان خو زیانشان اوفتد
- Gönlümü incitmeden çekinmezlerse onlara yüzlerce mihnet kapısı açıktır.
- گر روانم را پژولانند زود ** صد در محنت بریشان بر گشود
- Tanrı’dan tatlı dillerle dilerim ve umarım ki hakkı, müstahak olana ulaştırır. 3555
- از خدا اومید دارم من لبق ** که رساند حق را در مستحق
- Bu sözlerden sonra Kethüdaya iki şey daha anlattı ki onları anlatmak için ağzımı açmayacağım.
- دو قضیهی دیگر او را شرح داد ** لب به ذکر آن نخواهم بر گشاد
- Hem o iki şey sır olarak kalsın, hem de Mesnevi o kadar uzamasın artık.
- تا بماند دو قضیه سر و راز ** هم نگردد مثنوی چندین دراز
- Kethüda sıçrayıp ellerini çırparak uyandı. Gâh gazel okumaktaydı, gâh bağırıp ağlamakta.
- برجهید از خواب انگشتکزنان ** گه غزلگویان و گه نوحهکنان
- Konuk, ne sevdalardasın dedi. Ey kethuda, sarhoş ve güzel bir halde kalktın.
- گفت مهمان در چه سوداهاستی ** پایمردا مست و خوش بر خاستی
- Gece rüyada ne gördün ey ulu er? Ne gördün de böyle şehre de sığamıyorsun, ovaya da. 3560
- تا چه دیدی خواب دوش ای بوالعلا ** که نمیگنجی تو در شهر و فلا
- Filin rüyada Hindistan’ı mı gördü de böyle dostların halkasından kaçtın?
- خواب دیده پیل تو هندوستان ** که رمیدستی ز حلقهی دوستان
- Kethuda, güzel bir rüya gördüm dedi. Gönlüme doğmuş bir güneş gördüm.
- گفت سوداناک خوابی دیدهام ** در دل خود آفتابی دیدهام