- Hem o iki şey sır olarak kalsın, hem de Mesnevi o kadar uzamasın artık.
- تا بماند دو قضیه سر و راز ** هم نگردد مثنوی چندین دراز
- Kethüda sıçrayıp ellerini çırparak uyandı. Gâh gazel okumaktaydı, gâh bağırıp ağlamakta.
- برجهید از خواب انگشتکزنان ** گه غزلگویان و گه نوحهکنان
- Konuk, ne sevdalardasın dedi. Ey kethuda, sarhoş ve güzel bir halde kalktın.
- گفت مهمان در چه سوداهاستی ** پایمردا مست و خوش بر خاستی
- Gece rüyada ne gördün ey ulu er? Ne gördün de böyle şehre de sığamıyorsun, ovaya da. 3560
- تا چه دیدی خواب دوش ای بوالعلا ** که نمیگنجی تو در شهر و فلا
- Filin rüyada Hindistan’ı mı gördü de böyle dostların halkasından kaçtın?
- خواب دیده پیل تو هندوستان ** که رمیدستی ز حلقهی دوستان
- Kethuda, güzel bir rüya gördüm dedi. Gönlüme doğmuş bir güneş gördüm.
- گفت سوداناک خوابی دیدهام ** در دل خود آفتابی دیدهام
- O uyanık muhtesibi, o sevgiliye ulaşmak için can vereni gördüm.
- خواب دیدم خواجهی بیدار را ** آن سپرده جان پی دیدار را
- İstekleri veren, bir iş için çağrılınca bin kişiye bedel olan efendiyi gördüm.
- خواب دیدم خواجهی معطی المنی ** واحد کالالف ان امر عنی
- Sarhoş ve kendisinden geçmiş bir halde böyle sayıp dökerken nihayet sarhoşluk, aklını, fikrini aldı. 3565
- مست و بیخود این چنین بر میشمرد ** تا که مستی عقل و هوشش را ببرد
- Evin ortasına upuzun düştü. Halk, başına üşüştü.
- در میان خانه افتاد او دراز ** خلق انبه گرد او آمد فراز