English    Türkçe    فارسی   

6
3572-3581

  • Bunun içindir ki o kurtuluş padişahı Mustafa, “ Ey nimet sahipleri, cömertlik kazançtır, kârdır” demiştir.
  • تا بگفته مصطفی شاه نجاح  ** السماح یا اولی النعمی رباح 
  • Mal, sadakayla katiyen azalmaz. Hayırlarda bulunmak, malı zâyi etmez, kaybolmaktan kurtarır.
  • ما نقص مال من الصدقات قط  ** انما الخیرات نعم المرتبط 
  • Altın zekât vermekle coşar, fazlalaşır. İnsanı kötülükten, fenalıktan kurtaran namazdır.
  • جوشش و افزونی زر در زکات  ** عصمت از فحشا و منکر در صلات 
  • Zekât vermen keseni korur. Namazın da seni kurtlardan kurtarır, çobanlık eder sana. 3575
  • آن زکاتت کیسه‌ات را پاسبان  ** وآن صلاتت هم ز گرگانت شبان 
  • Tatlı meyve; dalların, yaprakların arasında gizlidir. Ebedî yaşayış, ölümün içindedir.
  • میوه‌ی شیرین نهان در شاخ و برگ  ** زندگی جاودان در زیر مرگ 
  • Gübre, bir suretle toprağın gıdası olmuş yer, o gıda ile bir meyve doğurmuştur.
  • زبل گشته قوت خاک از شیوه‌ای  ** زان غذا زاده زمین را میوه‌ای 
  • Varlık, yoklukta gizlenmiştir. Secde edilme de secde etmede mevcuttur.
  • درعدم پنهان شده موجودیی  ** در سرشت ساجدی مسجودیی 
  • Demirle taş, görünüşte karanlıktır. Fakat iç âlemde nurdur âlemin ışığıdır.
  • آهن و سنگ از برونش مظلمی  ** اندرون نوری و شمع عالمی 
  • Korkuda yüzlerce eminlik gizli. Gözün karasında bunca aydınlık var. 3580
  • درج در خوفی هزاران آمنی  ** در سواد چشم چندان روشنی 
  • Beden öküzünün içinde şehzade var. Defineyi bir yıkık yere gömmüşsün.
  • اندرون گاو تن شه‌زاده‌ای  ** گنج در ویرانه‌ای بنهاده‌ای