- Bir padişahın üç oğlu vardı. Üçü de anlayışlı, görgülüydü.
- بود شاهی شاه را بد سه پسر ** هر سه صاحبفطنت و صاحبنظر
- Her biri, öbürlerinden daha değerli, cömertlikte yiğitlikte, savaş eri olmada öbürlerinden üstündü.
- هر یکی از دیگری استودهتر ** در سخا و در وغا و کر و فر
- Şehzadeler, padişahın tapısında toplandılar. Âdeta padişahın iki gözünün nuru üç tane mumdular. 3585
- پیش شه شهزادگان استاده جمع ** قرة العینان شه همچون سه شمع
- Babanın ağaca benzeyen vücudu, gizli bir yol vasıtasıyla oğul’ un iki gözünden su alır, gıdalanır.
- از ره پنهان ز عینین پسر ** میکشید آبی نخیل آن پدر
- Oğuldan coşan bu kaynak ananın, babanın bahçelerine kadar akar gider.
- تا ز فرزند آب این چشمه شتاب ** میرود سوی ریاض مام و باب
- Anayla babanın gönül ve hayat bahçeleri bu suretle yeşerir, tazeleşir. Onun gözleri, bu iki ırmak yüzünden yaşarır, gözyaşı döker.
- تازه میباشد ریاض والدین ** گشته جاری عینشان زین هر دو عین
- Kaynak hastalanıp kötüleşirse o ağacın dalları, yaprakları da kurur.
- چون شود چشمه ز بیماری علیل ** خشک گردد برگ و شاخ آن نخیل
- O ağaç kurumaya başlar, çünkü oğulun vücudundan sulanıyor, gıdalanıyordu. 3590
- خشکی نخلش همیگوید پدید ** که ز فرزندان شجر نم میکشید
- Nice böyle gizli su yolları vardır ki ey gafiller, sizin canınıza ulanmıştır
- ای بسا کاریز پنهان همچنین ** متصل با جانتان یا غافلین
- Gökten, yerden nice sular çektin de vücudun böyle semirdi.
- ای کشیده ز آسمان و از زمین ** مایهها تا گشته جسم تو سمین