- Buyruğundan dışarı çıkmayız. Senin lûtuf ve ihsanından gaflet etmek, küfürdür dediler.
- رو نگردانیم از فرمان تو ** کفر باشد غفلت از احسان تو
- Fakat kendilerine güvendiklerinden Tanrı izin verirse demediler. Tanrı’yı anmadılar bile. 3665
- لیک استثنا و تسبیح خدا ** ز اعتماد خود بد از ایشان جدا
- Bu Tanrı izin verirse demek, bu kat, kat tedbir ve ihtiyat, Mesnevinin başlangıcında anlatıldı.
- ذکر استثنا و حزم ملتوی ** گفته شد در ابتدای مثنوی
- Yüz tane kitap olsa hepsi de bir baptan ibarettir. Yüz tarafta da bir tek mihraba dönülür.
- صد کتاب ار هست جز یک باب نیست ** صد جهت را قصد جز محراب نیست
- Bu yolların hepsi de tek bir eve çıkar. Bu binlerce başak, bir tek tohumdan meydana gelmiştir.
- این طرق را مخلصی یک خانه است ** این هزاران سنبل از یک دانه است
- Çeşit, çeşit yüz binlerce yemekler vardır. Fakat yemek olmak bakımından hepside bir şeydir.
- گونهگونه خوردنیها صد هزار ** جمله یک چیزست اندر اعتبار
- Bir tanesini yedin de tamamıyla doydun mu elli tane yemek olsa hepsinden soğursun. 3670
- از یکی چون سیر گشتی تو تمام ** سرد شد اندر دلت پنجه طعام
- Fakat açken şaşılığın tutar, bir yemeği yüz bin yemek görürsün.
- در مجاعت پس تو احول دیدهای ** که یکی را صد هزاران دیدهای
- O halayığın hastalığını, doktorların ahvalini, kusurlarını, anlayışsızlıklarını söylemiştik ya.
- گفته بودیم از سقام آن کنیز ** وز طبیبان و قصور فهم نیز
- Hekimler, yularsız atlara benziyorlardı. Üstlerindekinden haberleri bile yoktu.
- کان طبیبان همچو اسپ بیعذار ** غافل و بیبهره بودند از سوار