- Suret sureti olmayandan meydana gelir. Nitekim duman da ateşten çıkar.
- صورت از بیصورت آید در وجود ** همچنانک از آتشی زادست دود
- Bu suret alemini boyuna görür durursun ayıplarını görmeye başlarsın, usanırsın bıkarsın.
- کمترین عیب مصور در خصال ** چون پیاپی بینیش آید ملال
- Fakat suretsizlik sana tam bir hayret verir. Yüzlerce alet aletsizlikten meydana çıkar.
- حیرت محض آردت بیصورتی ** زاده صد گون آلت از بیآلتی
- Tanrı elsizlik aleminde eller dokur. O canlar canı adam suretini düzer durur. 3715
- بی ز دستی دستها بافد همی ** جان جان سازد مصور آدمی
- Nitekim ayrılıktan buluşmadan dolayı da gönülde çeşit, çeşit hayaller dokunur.
- آنچنان که اندر دل از هجر و وصال ** میشود بافیده گوناگون خیال
- Fakat hiçbir eser yapan esere benzer mi? Feryat ve figan zarara benzer mi hiç?
- هیچ ماند این مثر با اثر ** هیچ ماند بانگ و نوحه با ضرر
- Feryadın sureti vardır, zarar suretsizdir. Zarara uğrayanlar, kendi ellerini dişler dururlar, fakat zararın eli yoktur.
- نوحه را صورت ضرر بیصورتست ** دست خایند از ضرر کش نیست دست
- Ey delil isteyen bu örnek yakışır bir örnek değil ama anlayışı az olan için ancak bu örneği bulabildim.
- این مثل نالایقست ای مستدل ** حیلهی تفهیم را جهد المقل
- Suretsiz Tanrı’nın sanatı bir suret eker, derken benden duygularla aletlerle bitiverir. 3720
- صنع بیصورت بکارد صورتی ** تن بروید با حواس و آلتی
- Dileğine göre ne suret ektiyse beden ona uyar, iyi yahut kötü olur.
- تا چه صورت باشد آن بر وفق خود ** اندر آرد جسم را در نیک و بد