English    Türkçe    فارسی   

6
3818-3827

  • Fakihlerin günüydü, bir hoca, hırsa geldi, feryadediyordu.
  • نوبت روز فقیهان ناگهان  ** یک فقیه از حرص آمد در فغان 
  • Bir hayli ağladı, sızlandı, fakat çare yoktu. Her çeşit söz söyledi, hiçbir faydası olmadı.
  • کرد زاری‌ها بسی چاره نبود  ** گفت هر نوعی نبودش هیچ سود 
  • Ertesi günü ayağını eski çaputlarla sardı, kötürümler arasına karıştı. 3820
  • روز دیگر با رگو پیچید پا  ** ناکس اندر صف قوم مبتلا 
  • Ayağının sağına soluna tahtalar bağladı, bu suretle kendisini ayağı kırık bir alil göstermek istedi.
  • تخته‌ها بر ساق بست از چپ و راست  ** تا گمان آید که او اشکسته‌پاست 
  • Padişah onu gördü tanıdı hiçbir şey vermedi. Ertesi günü yüzünü bir keçe parçasıyla örttü.
  • دیدش و بشناختش چیزی نداد  ** روز دیگر رو بپوشید از لباد 
  • Fakat padişah yine tanıdı, ağzını açıp bir şey istediği için kusurda bulunmuştu, ona hiçbir şey vermedi.
  • هم بدانستش ندادش آن عزیز  ** از گناه و جرم گفتن هیچ چیز 
  • Yüz türlü hileye başvurdu, nihayet aciz kalıp kadınlar gibi çarşafa büründü.
  • چونک عاجز شد ز صد گونه مکید  ** چون زنان او چادری بر سر کشید 
  • Dul kadınların arasına karışıp elini gizledi başını eğdi öylece durdu. 3825
  • در میان بیوگان رفت و نشست  ** سر فرو افکند و پنهان کرد دست 
  • Fakat padişah, yine tanıyıp sadaka vermedi. Hocanın mahrumiyetten yüreği yandı.
  • هم شناسیدش ندادش صدقه‌ای  ** در دلش آمد ز حرمان حرقه‌ای 
  • Sonunda bir kefenciye gitti. Dedi ki: beni bir kilime sar yol üstüne koy.
  • رفت او پیش کفن‌خواهی پگاه  ** که بپیچم در نمد نه پیش راه