- Onu bir kilime sarıp yol üstüne koydu. Padişahın yolu oraya düştü.
- در نمد پیچید و بر راهش نهاد ** معبر صدر جهان آنجا فتاد
- Kilimin üstüne bir miktar altın attı. Hoca, hemen aceleyle kilimden elini çıkarıp altınları aldı.
- زر در اندازید بر روی نمد ** دست بیرون کرد از تعجیل خود
- Kefencinin almasına, verilen altınları gizlemesine meydan bile bırakmadı o aceleci adam.
- تا نگیرد آن کفنخواه آن صله ** تا نهان نکند ازو آن دهدله
- Ölü, kilimden elini uzatıp paraları aldıktan sonra başını kilimden çıkardı.
- مرده از زیر نمد بر کرد دست ** سر برون آمد پی دستش ز پست
- Padişaha dedi ki: ey bana kerem kapılarını kapayan bak nasıl aldım gördün ya. 3835
- گفت با صدر جهان چون بستدم ** ای ببسته بر من ابواب کرم
- Sadr-ı Cihan doğru dedi, aldın ama ölmedikçe kapımdan hiçbir şey koparamadın ya inatçı.
- گفت لیکن تا نمردی ای عنود ** از جناب من نبردی هیچ جود
- “ Ölmeden önce ölün” sırrı budur işte. Çünkü ölümden sonra ganimetler elde edilir.
- سر موتوا قبل موت این بود ** کز پس مردن غنیمتها رسد
- Ey hilebaz, Tanrıya karşı ölümden başka hiçbir hüner para etmez bir inayete uğramak yüzlerce çalışıp çabalamadan yeğdir.
- غیر مردن هیچ فرهنگی دگر ** در نگیرد با خدای ای حیلهگر
- Çalışıp çabalamanın yüzlerce çeşit bozukluğu olabilir. Çalışmada bu korku var.
- یک عنایت به ز صد گون اجتهاد ** جهد را خوفست از صد گون فساد
- O inayet ölüme bağlıdır. Bu yolu, güvenilir erler sınadılar. 3840
- وآن عنایت هست موقوف ممات ** تجربه کردند این ره را ثقات