- Oğlan dedi ki: Hastayım zayıfım. Yatarken ihtiyata riayet ettim.
- کودک بیمارم و از ضعف خود ** کردم اینجا احتیاط و مرتقد
- Herif, hastaysan, hastalıktan hararetlendiysen neden hastaneye gitmedin?
- گفت اگر داری ز رنجوری تفی ** چون نرفتی جانب دار الشفا
- Yahut bir esirgeyici hekimin evine varmadın? Gitseydin hastalıktan kurtulurdun.
- یا به خانهی یک طبیبی مشفقی ** که گشادی از سقامت مغلقی
- Çocuk dedi ki: Ben de bilmem nereye gideyim? Nereye gidersem bir derde uğruyorum.
- گفت آخر من کجا دانم شدن ** که بهرجا میروم من ممتحن
- Senin gibi bir zındık, bir pis, bir dinsiz herif, başucuma yırtıcı canavar gibi gelip dikiliyor. 3855
- چون تو زندیقی پلیدی ملحدی ** می بر آرد سر به پیشم چون ددی
- En iyi bir yer olan tekkede bile bir an olsun aman bulmadım.
- خانقاهی که بود بهتر مکان ** من ندیدم یک دمی در وی امان
- Bir avuç bulgur aşıyla geçinmeye çalışan derviş, gözlerinden meni akarak, elleriyle hayalarını sıkarak bana yüz tuttu.
- رو به من آرند مشتی حمزهخوار ** چشمها پر نطفه کف خایهفشار
- Namuslu oldun mu gizli, gizli bakar aletleriyle oynarlar.
- وانک ناموسیست خود از زیر زیر ** غمزه دزدد میدهد مالش به کیر
- Tekke böyle olursa artık halkın pazarı, eşek sürüsü ve hamların divanı nasıl olur? Var kıyas et.
- خانقه چون این بود بازار عام ** چون بود خر گله و دیوان خام
- Eşek, nerde, namus ve takva nerede? Eşek, korkuyu, ürkmeyi, ricayı ne bilir? 3860
- خر کجا ناموس و تقوی از کجا ** خر چه داند خشیت و خوف و رجا