English    Türkçe    فارسی   

6
3871-3880

  • Her yanın kerpiçle dolu olsa yine o kerpiçler senin tarafından konmuştur. Fakat o iki üç, kıl, Tanrı vergisidir.
  • خشت اگر پرست بنهاده‌ی توست  ** آن دو سه مو از عطای آن سوست 
  • Hakikatte o kıların her biri bir dağdır. Çünkü o, padişahların padişahının bir aman fermanıdır.
  • در حقیقت هر یکی مو زان کهیست  ** کان امان‌نامه‌ی صله‌ی شاهنشهیست 
  • Sen bir kapıya yüzlerce kilit vursan bir sersem gelir, hepsini de söker çıkarır.
  • تو اگر صد قفل بنهی بر دری  ** بر کند آن جمله را خیره‌سری 
  • Fakat bir şahne, herhangi bir kapıyı mumla kapatsa erler, babayiğitler bile ona yaklaşamaz, yürekleri oynar.
  • شحنه‌ای از موم اگر مهری نهد  ** پهلوانان را از آن دل بشکهد 
  • Tanrı inayeti olan o iki üç kıl kötülüklerle arana girer, dağ kesilir; yüzlerde görünen nura benzer. 3875
  • آن دو سه تار عنایت هم‌چو کوه  ** سد شد چون فر سیما در وجوه 
  • Ey iyi yaratılışlı adam, kerpiç komaya kalkışma, fakat çirkin şeytandan da emin olarak uyuma.
  • خشت را مگذار ای نیکوسرشت  ** لیک هم آمن مخسپ از دیو زشت 
  • Yürü, Tanrı kereminden iki tanecik kıl elde et de ondan sonra gam yeme, emin olarak uyu!
  • رو دو تا مو زان کرم با دست آر  ** وانگهان آمن بخسپ و غم مدار 
  • Bilgili adamın uykusu, ibadetten yeğdir. Hele insanı gafletten uyandıran bilgi olursa.
  • نوم عالم از عبادت به بود  ** آنچنان علمی که مستنبه بود 
  • Yüzme bilenin hareketsiz durması, aceminin elle ayakla savaşmasından iyidir.
  • آن سکون سابح اندر آشنا  ** به ز جهد اعجمی با دست و پا 
  • Acemi, elini ayağını oynatır durur, fakat boğulur. Yüzme bilense denizdeki dalgıç gibi yüzer durur. 3880
  • اعجمی زد دست و پا و غرق شد  ** می‌رود سباح ساکن چون عمد