- Başına vurmazsa o hoca gibi onun ağzını bağlar. Şarap da içirmez, bu padişahların meclisine de sokmaz.
- ور نکوبد ماند او بستهدهان  ** چون فقیه از شرب و بزم این شهان 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Padişah sakiye dedi ki: Ey izi kutlu ne susuyorsun? Hadi onu hoş bir hale getir, neşelendir!
- گفت شه با ساقیش ای نیکپی  ** چه خموشی ده به طبعش آر هی 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Her akılda gizli bir hükmeden vardır. Kimi dilerse hileyle baştan çıkarır.   3935
- هست پنهان حاکمی بر هر خرد  ** هرکه را خواهد به فن از سر برد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Doğu güneşi de onun alemi aydınlatması da tutsaklar gibi onun zincirine bağlanmıştır.
- آفتاب مشرق و تنویر او  ** چون اسیران بسته در زنجیر او 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Dimağına yarım afsun okuduğu zaman feleği çarha getirir döndürür.
- چرخ را چرخ اندر آرد در زمن  ** چون بخواند در دماغش نیم فن 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bir aklı tesiri altına alan başka bir akıl ondan kudret bulmuştur, tavla üstadı odur.
- عقل کو عقل دگر را سخره کرد  ** مهره زو دارد ویست استاد نرد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Saki, hocanın başına birkaç sille vurdu al deyip şarap kadehini sundu. Zavallı hoca sille korkusundan kadehi alıp içti.
- چند سیلی بر سرش زد گفت گیر  ** در کشید از بیم سیلی آن زحیر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - İçince de sarhoş oldu, neşelendi, bağ gibi gülmeye başladı. Nedimliğe alaya latifeye koyuldu.   3940
- مست گشت و شاد و خندان شد چو باغ  ** در ندیمی و مضاحک رفت و لاغ 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Aslanı bile tutacak bir hale geldi. Neşesinden parmacıklarını şakırdatmaya başladı. Sonra su dökmek için ayak yoluna gitti.
- شیرگیر و خوش شد انگشتک بزد  ** سوی مبرز رفت تا میزک کند 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ayak yolunda ay gibi bir halayık vardı. Padişahın cariyelerinden olan bu kız pek güzeldi.
- یک کنیزک بود در مبرز چو ماه  ** سخت زیبا و ز قرناقان شاه