English    Türkçe    فارسی   

6
3942-3951

  • Ayak yolunda ay gibi bir halayık vardı. Padişahın cariyelerinden olan bu kız pek güzeldi.
  • Onu görünce ağzı açık kaldı. Aklı gitti, halayığa saldırmaya kalkıştı.
  • Ömrünce bekardı iştiyak halindeydi. Şimdi bir de sarhoş olmuştu. Hemen halayığa el attı.
  • Halayık çırpınmaya başladı, narayı attı. Fakat hiçbir çaresi olmadı. 3945
  • Kadın buluşma zamanında erkeğin elinde ekmekçinin elindeki hamura döner.
  • Onu gah yumuşaklıkla gah sert bir halde yoğurur durur, elinin altında ondan çak, çak diye sesler çıkar.
  • Gah onu uzatır, tahta üstünde yassı bir hale getirir. Gah bir araya toplar.
  • Gah su döker, gah tuz eker. Gah tandıra yayar, ateşle onu mehenge vurur.
  • İstekli ve istenen, bu çeşit dürülüp bükülür, Alt olan ve üst gelen, bu oyundadır işte. 3950
  • Bu oyun yalnız kocayla karı arasında olmaz. Her aşıkla her sevgili de bu oyunu oynar.