- Gah onu uzatır, tahta üstünde yassı bir hale getirir. Gah bir araya toplar.
- گاه پهنش واکشد بر تختهای ** درهمش آرد گهی یک لختهای
- Gah su döker, gah tuz eker. Gah tandıra yayar, ateşle onu mehenge vurur.
- گاه در وی ریزد آب و گه نمک ** از تنور و آتشش سازد محک
- İstekli ve istenen, bu çeşit dürülüp bükülür, Alt olan ve üst gelen, bu oyundadır işte. 3950
- این چنین پیچند مطلوب و طلوب ** اندرین لعبند مغلوب و غلوب
- Bu oyun yalnız kocayla karı arasında olmaz. Her aşıkla her sevgili de bu oyunu oynar.
- این لعب تنها نه شو را با زنست ** هر عشیق و عاشقی را این فنست
- Evveli olmayanla sonradan olanın, varlıkla var olup suret kabul edenin Vise ve Ramin gibi bükülüp ezilmesi farzdır.
- از قدیم و حادث و عین و عرض ** پیچشی چون ویس و رامین مفترض
- Fakat her birinin oyunu başka bir çeşittir. Her birinin ezilip büzülmesi başka bir hünerdendir.
- لیک لعب هر یکی رنگی دگر ** پیچش هر یک ز فرهنگی دگر
- Kocayla karıyı ey koca karını kötü tutma, hoş tut demek için örnek olarak söyledim.
- شوی و زن را گفته شد بهر مثال ** که مکن ای شوی زن را بد گسیل
- Gerdek gecesi yenge onun elini tutup hoş bir emanet olarak senin eline vermedi mi? 3955
- آن شب گردک نه ینگا دست او ** خوش امانت داد اندر دست تو
- Ey güvenilir kişi sen iyi kötü ne yaparsan Tanrı da sana onu yapar.
- کانچ با او تو کنی ای معتمد ** از بد و نیکی خدا با تو کند
- Hasılı, o hoca ayakyolunda sarhoşluktan halayığa saldırdı. Ne namusu kaldı, ne zahitliği!
- حاصل اینجا این فقیه از بیخودی ** نه عفیفی ماندش و نه زاهدی