- Evveli olmayanla sonradan olanın, varlıkla var olup suret kabul edenin Vise ve Ramin gibi bükülüp ezilmesi farzdır.
- از قدیم و حادث و عین و عرض ** پیچشی چون ویس و رامین مفترض
- Fakat her birinin oyunu başka bir çeşittir. Her birinin ezilip büzülmesi başka bir hünerdendir.
- لیک لعب هر یکی رنگی دگر ** پیچش هر یک ز فرهنگی دگر
- Kocayla karıyı ey koca karını kötü tutma, hoş tut demek için örnek olarak söyledim.
- شوی و زن را گفته شد بهر مثال ** که مکن ای شوی زن را بد گسیل
- Gerdek gecesi yenge onun elini tutup hoş bir emanet olarak senin eline vermedi mi? 3955
- آن شب گردک نه ینگا دست او ** خوش امانت داد اندر دست تو
- Ey güvenilir kişi sen iyi kötü ne yaparsan Tanrı da sana onu yapar.
- کانچ با او تو کنی ای معتمد ** از بد و نیکی خدا با تو کند
- Hasılı, o hoca ayakyolunda sarhoşluktan halayığa saldırdı. Ne namusu kaldı, ne zahitliği!
- حاصل اینجا این فقیه از بیخودی ** نه عفیفی ماندش و نه زاهدی
- O huriden doğmuş güzelin üstüne atıldı. Ateşi o pamuğa düştü.
- آن فقیه افتاد بر آن حورزاد ** آتش او اندر آن پنبه فتاد
- Can, cana ulaştı bedenler dürülüp bükülmeye başladı. İkisi de başları kesilmiş iki kuş gibi çırpınıyorlardı.
- جان به جان پیوست و قالبها چخید ** چون دو مرغ سربریده میطپید
- Hocanın gönlünde ne şarap meclisi, ne padişah, ne aslan, ne haya, ne din, ne ürkeklik, ne de can korkusu kaldı. 3960
- چه سقایه چه ملک چه ارسلان ** چه حیا چه دین چه بیم و خوف جان
- Gözü kızdı, bir şey görmez oldu. Burada zaten ne Hasan görünür göze, ne Hüseyin!
- چشمشان افتاده اندر عین و غین ** نه حسن پیداست اینجا نه حسین