English    Türkçe    فارسی   

6
4048-4057

  • Aşık, çocuğa benzer. Memeden süt emer durur. O iki alemde de sütten başka bir şey bilmez.
  • Fakat şu da var ki çocuk, sütü hem bilir, hem bilmez. Bu tarafta tedbirin yeri yoktur.
  • Bu define bildiren kitap, açanı da açılanı da bulsun, define sahibine de, defineye de nail olsun diye ruhu hayretlere düşürmüştür. 4050
  • Ruh, bu yürüyüşte hayran olmaz. Hayret şöyle dursun defineyi bildiren kitabı elde eden ruh, deniz kesilir, sel ve ırmak değil.
  • Bulduğunu buldu mu kendisi kaybolur. Bir sel gibi denize gark olur gider.
  • Tohum yok oldu da ondan sonra bitti, incir haline geldi. "“Ben de sen ölmeyince altın vermedim ya” sözü budur işte.
  • Şehzadelerin Çin ülkesine varıp idare merkezi olan şehirde gizlenmeleri, bir hayli sabrettikten sonra büyük kardeşlerinin sabırsızlanarak “Ben gidiyorum, elveda size. Gidip kendimi padişaha tanıtacağım” demesi. Ayağım, ya beni maksadıma ulaştırır. Yahut oraya gönlüm gibi başımı da veririm. Kardeşlerinin ona öğüt vermeleri, fakat fayda etmemesi. Ey aşıkları kınayan, bırak onları, Tanrı’nın azdırdığı bir taifeyi sen nasıl doğru yola sokabilirsin?
  • Büyük kardeşleri dedi ki: Kardeşlerim beklemeden canım ağzıma geldi.
  • artık bir şeye aldırış etmiyorum sabrım kalmadı. Bu sabır beni adeta ateşe attı. 4055
  • Sabretmeden takatim tak oldu. Başıma gelen şey aşıklara ibret kesildi.
  • Ayrılık yüzünden canıma doydum. Ayrılıkta yaşamak, münafıklıktır.