English    Türkçe    فارسی   

6
4092-4101

  • Sana gelerek efendim der. Fakat gönlünde büyülerle, hilelerle dolu bir Babil var.
  • گویدت خندان کای مولای من  ** در دل او بابلی پر سحر و فن 
  • Öldürücü zehirin görünüşü baldır, süttür. Kendine gel de haberdar bir pirin sohbeti olmadıkça yürüme.
  • زهر قاتل صورتش شهدست و شیر  ** هین مرو بی‌صحبت پیر خبیر 
  • Heva ve heves lezzetlerinin hepsi hiledir, riyadır. Her lezzet , etrafı karanlıklarla çevrilmiş şimşek ışığına benzer.
  • جمله لذات هوا مکرست و زرق  ** سوز و تاریکیست گرد نور برق 
  • Derhal gelip geçen şimşek nuru, yalan ve geçici bir şeydir. Çevresinde karanlıklar var, yolunsa uzaktır senin. 4095
  • برق نور کوته و کذب و مجاز  ** گرد او ظلمات و راه تو دراز 
  • Onun ışığıyla ne bir kitap okuyabilirsin, ne bir konağa at sürebilirsin.
  • نه به نورش نامه توانی خواندن  ** نه به منزل اسپ دانی راندن 
  • Yalnız şimşek ışığına kapıldığının suçu olarak doğu nurları senden yüz çevirir.
  • لیک جرم آنک باشی رهن برق  ** از تو رو اندر کشد انوار شرق 
  • Kılavuz olmadıkça şimşek ışığı, seni geceleyin mil, mil karanlık bir çukura çeker.
  • می‌کشاند مکر برقت بی‌دلیل  ** در مفازه‌ی مظلمی شب میل میل 
  • Gah, dağa düşersin, gah dereye. Gah bu yana düşersin, gah o yana.
  • بر که افتی گاه و در جوی اوفتی  ** گه بدین سو گه بدان سوی اوفتی 
  • Ey mevki arayan, zaten sen kılavuzu görmezsin. Hatta görsen bile ondan yüz çevirirsin. 4100
  • خود نبینی تو دلیل ای جاه‌جو  ** ور ببینی رو بگردانی ازو 
  • Ben bu yolda altmış mil yol yürüdüğüm halde bu kılavuz, hala bana sapık diyor.
  • که سفر کردم درین ره شصت میل  ** مر مرا گمراه گوید این دلیل