- O mirasyedinin de azgınlığı gitti, gözlerinden yaş boşandı. Gözyaşları, din mahsulüne su verdi.
- رفت طغیان آب از چشمش گشاد ** آب چشمش زرع دین را آب داد
- Müminin duasının geç kabul edilmesindeki sebep
- سبب تاخیر اجابت دعای مومن
- Nice ihlas sahibi vardır ki ağlar, sızlar, dua eder. Duasındaki ihlas dumanı da göğe kadar gider.
- ای بسا مخلص که نالد در دعا ** تا رود دود خلوصش بر سما
- Suçluların sızlanmasından bir öd ağacı kokusu, bu güzelim gök kubbenin ta yücelerine kadar varır.
- تا رود بالای این سقف برین ** بوی مجمر از انین المذنبین
- Bunun üzerine melekler Tanrı’ya sızlanmaya başlarlar: Ey her duayı kabul eden, ey sığınılan Tanrı!
- پس ملایک با خدا نالند زار ** کای مجیب هر دعا وی مستجار
- Mümin kulun yalvarmada. Onun senden başka dayandığı yok. 4220
- بندهی مومن تضرع میکند ** او نمیداند به جز تو مستند
- Sen yabancılara bile ihsanda bulunursun. Her iştah sahibi, dileğini senden diler.
- تو عطا بیگانگان را میدهی ** از تو دارد آرزو هر مشتهی
- Tanrı buyurur ki: bu onu horlamak için değil. Ona geç ihsan etmem, onun faydasınadır.
- حق بفرماید که نه از خواری اوست ** عین تاخیر عطا یاری اوست
- İhtiyacı onu gafletten ayılttı, bana çevirdi; saçından tuttu, çeke, çeke benim tarafıma getirdi.
- حاجت آوردش ز غفلت سوی من ** آن کشیدش مو کشان در کوی من
- Dileğini verirsem yine döner, o oyuncağa kapılır gaflete gark olur gider.
- گر بر آرم حاجتش او وا رود ** هم در آن بازیچه مستغرق شود
- Gerçi ey sığınılan en düşkünlere yardım eden Tanrı diye gönlü kırık, perişan bir halde ağlayıp sızlanmada ama ko ağlasın, sızlasın. 4225
- گرچه مینالد به جان یا مستجار ** دل شکسته سینهخسته گو بزار