- Hâkim bile bunu seçer, bu çeşit hareket ederken bu hâkimlerin en doğru ve adaletli hüküm vereni olan Allah, nasıl hükmeder? Düşün artık.
- چونک حاکم این کند اندر گزین ** چون کند حکم احکم این حاکمین
- Arpa ektin mi, arpadan başka bir şey bitmez. Borcu sen verdin kimden rehin istiyorsun ki? 425
- چون بکاری جو نروید غیر جو ** قرض تو کردی ز که خواهد گرو
- Suçunu başkasına yükleme. Aklını yaptığın işin cezasına ver, kulağını o yana aç...
- جرم خود را بر کسی دیگر منه ** هوش و گوش خود بدین پاداش ده
- Suçu kendine bul, tohumu sen ektin. Allah’nın mücazatıyla, adaletiyle uzlaş.
- جرم بر خود نه که تو خود کاشتی ** با جزا و عدل حق کن آشتی
- Zahmetin sebebi kötülük etmektir. Kötülüğü yaptığın işlerde gör, talihimden deme.
- رنج را باشد سبب بد کردنی ** بد ز فعل خود شناس از بخت نی
- Talihe bakış insanı şaşı eder.Köpeği samanlıkta uyutur, tembel bir hale sokar.
- آن نظر در بخت چشم احوال کند ** کلب را کهدانی و کاهل کند
- Civanım kendi nefsini suçlu bul da adaletin verdiği cezayı az kına. 430
- متهم کن نفس خود را ای فتی ** متهم کم کن جزای عدل را
- Ercesine tövbe et, yola baş koy. “Kim bir zerre kadar iyilik, yahut kötülük etse mükâfat ve mücazatını görür.”
- توبه کن مردانه سر آور به ره ** که فمن یعمل بمثقال یره
- Nefsin afsununa az aldan, Allah güneşi, bir zerreyi bile örtüp kaybetmez.
- در فسون نفس کم شو غرهای ** که آفتاب حق نپوشد ذرهای
- Şu cismani güneş karşısında bile bu cismani zerreler görünürse,
- هست این ذرات جسمی ای مفید ** پیش این خورشید جسمانی پدید