- Yemininden doğruluk kokusu gelmekteydi. Sözünden, içinin çörekotu gibi yandığı anlaşılıyordu. 4275
- بوی صدقش آمد از سوگند او ** سوز او پیدا شد و اسپند او
- Gönül doğru sözden huzur ve sükun bulur, susuzun suyla hararetini teskin etmesi gibi.
- دل بیارامد به گفتار صواب ** آنچنان که تشنه آرامد به آب
- Ancak bir illete tutulmuş olan mahcup gönül, doğruyu anlamaz. O, peygamberlerle ahmak bir adamı bile ayırdedemez.
- جز دل محجوب کو را علتیست ** از نبیش تا غبی تمییز نیست
- Yoksa mahallinden kopup gelen o haber, aya bile gelse onu ikiye böler.
- ورنه آن پیغام کز موضع بود ** بر زند بر مه شکافیده شود
- Ay ikiye bölünür de o hicap altında kalmış gönül bölünmez. Çünkü o, sevgili değildir, onu Tanrı reddetmiştir.
- مه شکافد وان دل محجوب نی ** زانک مردودست او محبوب نی
- Bekçinin gözleri yaşardı, bir kaynak oldu adeta. Fakat kuru sözden değil, gönül korkusundan. 4280
- چشمه شد چشم عسس ز اشک مبل ** نی ز گفت خشک بل از بوی دل
- Bir söz cehennemden kopar, adamın dudağına kadar gelir. Bir söz de can şehrinden kopar, dudağa gelir.
- یک سخن از دوزخ آید سوی لب ** یک سخن از شهر جان در کوی لب
- Bu dudak, cana canlar katan denizle, eziyetler, zahmetler denizi arasında bir berzahtır.
- بحر جانافزا و بحر پر حرج ** در میان هر دو بحر این لب مرج
- Şehirlerdeki köylü pazarına benzer adeta. Etraftan alışveriş için hep oraya gelirler.
- چون یپنلو در میان شهرها ** از نواحی آید آنجا بهرها
- Kusurlu kumaşla, adamın kesesini berbadeden kalp akça ve inci gibi değerli ve pahalı kumaş, hep oradadır.
- کالهی معیوب قلب کیسهبر ** کالهی پر سود مستشرف چو در