- Bekçi söylüyordu: Ben defalarca bu rüyayı gördüm. Bağdat’ta böyle bir define var dediler de,
- دیدهام خود بارها این خواب من ** که به بغدادست گنجی در وطن
- Bu hayale kapılıp yerimden bile kıpırdamadım. Sense hiç usanmadan bir rüyaya kapılıp buralara kadar geliyorsun.
- هیچ من از جا نرفتم زین خیال ** تو به یک خوابی بیایی بیملال
- Ahmak adamın rüyası da aklınca olur; aklı gibi değersizdir, bir şeye yaramaz.
- خواب احمق لایق عقل ویست ** همچو او بیقیمتست و لاشیست
- Bil ki aklı ve ruhu da zayıf olduğu için kadının rüyası, erkeğin rüyasından daha aşağıdır, daha değersizdir. 4320
- خواب زن کمتر ز خواب مرد دان ** از پی نقصان عقل و ضعف جان
- Aklı kıt ve ahmak adamın rüyasında bir kıymet olmaz. Akılsızlıktan ne çıkar? Yel gibi bir rüya!
- خواب ناقصعقل و گول آید کساد ** پس ز بیعقلی چه باشد خواب باد
- Adam kendi kendine, define evimdeymiş de neden yoksulluktan feryad ederim?
- گفت با خود گنج در خانهی منست ** پس مرا آنجا چه فقر و شیونست
- Definenin başında yoksulluktan ölüyormuşum. Ne kadar da gaflet içindeymişim, ne kadar da perde ardındaymışım, gözüm örtülüymüş, dedi.
- بر سر گنج از گدایی مردهام ** زانک اندر غفلت و در پردهام
- Bu muştuluktan sarhoş oldu, derdi kalmadı. Dilsiz, dudaksız yüz binlerce hamd okudu.
- زین بشارت مست شد دردش نماند ** صد هزار الحمد بی لب او بخواند
- İçinden nasibine ermek için bu sıkıntıya uğramam lazımmış. Halbuki abıhayat, benim meyhanemdeymiş. 4325
- گفت بد موقوف این لت لوت من ** آب حیوان بود در حانوت من
- Yürü, ben yüce bir nimete nail oldum. Kendimi müflis sanıyordum, o körlüğe rağmen bu nimeti buldum.
- رو که بر لوت شگرفی بر زدم ** کوری آن وهم که مفلس بدم