- Nice ordular, ölümlerine kaani olurlar, halbuki aydınlıklara ererler, zafer elde ederler.
- بس سپه بنهاده دل بر مرگ خویش ** روشنیها و ظفر آید به پیش
- Kabe'yi aşağılamak, diriyi ölü gibi yere yıkmak için Ebrehe de fille geldi. 4375
- ابرهه با پیل بهر ذل بیت ** آمده تا افکند حی را چو میت
- Kabe'yi yıkmak, herkesi oradan döndürmek istedi.
- تا حریم کعبه را ویران کند ** جمله را زان جای سرگردان کند
- Bütün ziyaretçilerin, onun yanma toplanmasını, emrine uymasını, yaptığı kâbeyi kıble edinmesini diledi.
- تا همه زوار گرد او تنند ** کعبهی او را همه قبله کنند
- Neden benim kâbemi ateşlediler diye Araplardan öcalmak niyetine düştü.
- وز عرب کینه کشد اندر گزند ** که چرا در کعبهام آتش زنند
- Onun bu savaşı, Kabe'nin yücelmesine, o Tanrı evinin daha ziyade şereflenmesine sebeboldu.
- عین سعیش عزت کعبه شده ** موجب اعزاز آن بیت آمده
- Mekkelilerin yüceliği birdir, yüz oldu. Kıyamete dek de yücelikleri yürüdü gitti. 4380
- مکیان را عز یکی بد صد شده ** تا قیامت عزشان ممتد شده
- Halbuki Ebrehe de, kâbesi de daha ziyade yerin dibine girdi. Bu nedendir? Kaza ve kederin inayetlerinden.
- او و کعبهی او شده مخسوفتر ** از چیست این از عنایات قدر
- Yırtıcı bir hayvana benzeyen Ebrehe'nin getirdiği mal ve mülkten de Arap yoksulları, zengin oldular.
- از جهاز ابرهه همچون دده ** آن فقیران عرب توانگر شده
- O, ordu çektiğini sanıyordu, halbuki Mekkelilere mal mülk ve altın götürmedeydi.
- او گمان برده که لشکر میکشید ** بهر اهل بیت او زر میکشید