- Komşumun ölümü, bana, vaiz edici yeter. Bu öğüt, benim kazancımı, dükkânımı yıktı mahvetti.
- مرگ همسایه مرا واعظ شده ** کسب و دکان مرا برهم زده
- Sonunda mademki yapayalnız kalacağım, her kadınla, her erkekle düşüp kalkmaya alışmamak lâzım.
- چون به آخر فرد خواهم ماندن ** خو نباید کرد با هر مرد و زن
- Mademki sonunda mezara yüz tutacağım, tek Allah’ya alışmam daha iyi.
- رو بخواهم کرد آخر در لحد ** آن به آید که کنم خو با احد
- Güzelim, sonunda değil mi ki çenemiz bağlanacak, çenemi az oynatmam daha doğru. 445
- چو زنخ را بست خواهند ای صنم ** آن به آید که زنخ کمتر زنم
- Ey altın sırmalı esvaplar giymeye, altın kemerler takınmaya alışmış adam, nihayet sana da bir dikilmemiş elbisedir giydirilecek.
- ای بزربفت و کمر آموخته ** آخرستت جامهی نادوخته
- Yüzümüzü toprağa tutalım, ondan bittik, geliştik. Neden gönlümüzü vefasızlara verelim?
- رو به خاک آریم کز وی رستهایم ** دل چرا در بیوفایان بستهایم
- Bizim atalarımız akrabalarımız, eskiden beri dört tabiattır. Öyle olduğu halde biz, eğreti akrabalara tamah ettik.
- جد و خویشانمان قدیمی چار طبع ** ما به خویشی عاریت بستیم طمع
- Yıllardır insanın cismi, unsurlarla görüşmede, konuşmada.
- سالها همصحبتی و همدمی ** با عناصر داشت جسم آدمی
- Ruhu da, nefislerle akıllardan ama ruh, kendi asıllarını unutmuş. 450
- روح او خود از نفوس و از عقول ** روح اصول خویش را کرده نکول
- O tertemiz nefislerle akıllardan, cana her an ey vefasız diye mektup gelmede.
- از عقول و از نفوس پر صفا ** نامه میآید به جان کای بیوفا