- Tanrı korkusunun gözüne, yeline kaç. O bıldırki çiçekleri dök.
- در خزان و باد خوف حق گریز ** آن شقایقهای پارین را بریز
- Bu çiçekler, yeni çiçeklerin bitmesine mâni olmaktadır. Halbuki gönül ağacı, onlar için yetişmiş, boy atmıştır.
- این شقایق منع نو اشکوفههاست ** که درخت دل برای آن نماست
- Kendini bu düşüncelere verme, uykuya dal. Uyku içindeyken uyanıklığa baş kaldır.
- خویش را در خواب کن زین افتکار ** سر ز زیر خواب در یقظت بر آر
- Hani o Ashabı kehif gibi sen de uyanık yürü, seni uyuyor sansınlar.
- همچو آن اصحاب کهف ای خواجه زود ** رو به ایقاظا که تحسبهم رقود
- Kadı, peki güzelim dedi, ne yapalım? Kadın dedi ki: Bu cariyenin evi tamamiyle bomboş. 4465
- گفت قاضی ای صنم معمول چیست ** گفت خانهی این کنیزک بس تهیست
- Düşman, köye gitti, bekçi de yok. Halvet olmak için pek güzel bir yurt.
- خصم در ده رفت و حارس نیز نیست ** بهر خلوت سخت نیکو مسکنیست
- Mümkünse bu gece oraya gel. Geceleyin görülen işte ne düzen vardır, ne riya.
- امشب ار امکان بود آنجا بیا ** کار شب بی سمعه است و بیریا
- Bütün gözetleyenler, uyku şarabiyle sarhoştur. Gece Zencisi, hepsinin boynunu vurmuştur.
- جمله جاسوسان ز خمر خواب مست ** زنگی شب جمله را گردن زدست
- Hâsılı o şeker dudaklı, o canım dudaklariyle kadıya şaşırtıcı afsunlar okudu.
- خواند بر قاضی فسونهای عجب ** آن شکرلب وانگهانی از چه لب
- İblis, Âdem'e nice defa masallar okudu ama Havva, ye dedi de Adem, Tanrı tarafından yemeyin denen meyvayı o vakit yedi. 4470
- چند با آدم بلیس افسانه کرد ** چون حوا گفتش بخور آنگاه خورد